- Sen suretten kurtulmadıkça Allah ya surete sığmaz yahut sığar demen, aslı olmayan bir sözden ibarettir.
- نا مصور یا مصور گفتننت ** باطل آمد بی ز صورت رستنت
- Tasvire sığar yahut sığmaz bahsi; tamamıyla iç olmuş, suretten kurtulmuş adamın harcıdır.
- نامصور یا مصور پیش اوست ** کاو همه مغز است و بیرون شد ز پوست
- Eğer körsen köre teklif yoktur. Değilsen yürü, var; sabır kurtuluşun anahtarıdır. 70
- گر تو کوری نیست بر اعمی حرج ** ور نه رو کالصبر مفتاح الفرج
- Sabır ilâcı, gözlerin perdesini de yakar, göğüsleri gönülleri de yarıp açar.
- پردههای دیده را داروی صبر ** هم بسوزد هم بسازد شرح صدر
- Gönül aynası saf ve pak bir hale gelince sudan, topraktan hariç suretler görürsün.
- آینهی دل چون شود صافی و پاک ** نقشها بینی برون از آب و خاک
- Nakşı da müşahede edersin, nakkaşı da. Devlet yaygısını da, onu döşeyeni de.
- هم ببینی نقش و هم نقاش را ** فرش دولت را و هم فراش را
- Sevgilimin hayali bana Halil gibidir. Sureti put ama manası putları kırmakta.
- چون خلیل آمد خیال یار من ** صورتش بت معنی او بت شکن
- Allah’a şükür olsun ki o zahir olunca can, onun hayalinden, kendi hayalini gördü. 75
- شکر یزدان را که چون شد او پدید ** در خیالش جان خیال خود بدید
- Kapısının toprağı, gönlümü teshir etti. Senin toprağına karşı ululananın toprak başına.
- خاک درگاهت دلم را میفریفت ** خاک بر وی کاو ز خاکت میشکیفت
- Dedim ki; Eğer güzelsem bu güzelliği onun lütfu olarak kabul ederim. Değilsem zaten çirkinlikler bile bana güler!
- گفتم ار خوبم پذیرم این از او ** ور نه خود خندید بر من زشت رو