- Bunu bırak, surette olan aşklar mutlaka surete ve güzel kadına değildir.
- این رها کن عشقهای صورتی ** نیست بر صورت نه بر روی ستی
- İster bu cihanın aşkı olsun ister o cihanın aşkı. Hakikî maşukta suret yoktur.
- آن چه معشوق است صورت نیست آن ** خواه عشق این جهان خواه آن جهان
- Hakikaten surete âşıksan sevgili ölünce onu niye terk ediyorsun?
- آن چه بر صورت تو عاشق گشتهای ** چون برون شد جان چرایش هشتهای
- Sureti yine yerinde, bu terk ediş neden? Âşık, iyice ara, maşukun kim? 705
- صورتش بر جاست این سیری ز چیست ** عاشقا واجو که معشوق تو کیست
- Sevgili, hisle idrak edilseydi her hisle idrak edilene âşık olurdum.
- آن چه محسوس است اگر معشوقه است ** عاشق استی هر که او را حس هست
- Vefa, aşkı artıyorsa, suret nasıl olur da vefayı değiştirir?
- چون وفا آن عشق افزون میکند ** کی وفا صورت دگرگون میکند
- Güneşin ziyası duvara vurdu, duvar kendinden olmayan bir parlaklık, bir ziya elde etti.
- پرتو خورشید بر دیوار تافت ** تابش عاریتی دیوار یافت
- Ey temiz ve saf kişi neden bir kerpice gönül veriyorsun? Ebedi olan bir aslı iste.
- بر کلوخی دل چه بندی ای سلیم ** واطلب اصلی که تابد او مقیم
- Ey kendi aklına âşık olan ve kendisine surette tapanlardan üstün gören! 710
- ای که تو هم عاشقی بر عقل خویش ** خویش بر صورت پرستان دیده بیش
- Hissine hâkim olan, akıl ziyasıdır. Bunu, bakırının üstündeki altın bil.
- پرتو عقل است آن بر حس تو ** عاریت میدان ذهب بر مس تو