- Eşeğin oldukça semer de mutlaka bulunur. Canın oldukça ekmeğin mutlaka az çok gelir. 725
- خر چو هست آید یقین پالان ترا ** کم نگردد نان چو باشد جان ترا
- Eşeğin sırtı hem dükkândır, hem mal, hem mal kazanılacak yer. Kalbinin incisi, yüzlerce kalbe sermayedir.
- پشت خر دکان و مال و مکسب است ** در قلبت مایهی صد قالب است
- Ey boşboğaz, eşeğe çıplak bin. Peygamber, çıplak binmedi mi?
- خر برهنه بر نشین ای بو الفضول ** خر برهنه نه که راکب شد رسول
- Peygamber, çıplak eşeğe bindi. Yaya yürüdü de denmiştir.
- النبی قد رکب معروریا ** و النبی قیل سافر ماشیا
- Eşek nefsin kaçıyor, onu bir kazığa bağla. Ne zamana kadar işten, yükten kaçacak?
- شد خر نفس تو بر میخیش بند ** چند بگریزد ز کار و بار چند
- İster yüz yıl olsun, ister otuz yıl. Mutlaka sabır ve şükür yükünü yüklemeli. 730
- بار صبر و شکر او را بردنی است ** خواه در صد سال و خواهی سی و بیست
- Hiç bir suçlu başkasının suçunu çekmedi. Hiçbir kimse ekmeğini biçmedi.
- هیچ وازر وزر غیری بر نداشت ** هیچ کس ندرود تا چیزی نکاشت
- Ekmeğini biçmeyi dilemek ham tamahtır, oğul, o ham tamaha kapılma. Ham şey yemek insana hastalık verir.
- طمع خام است آن مخور خام ای پسر ** خام خوردن علت آرد در بشر
- Birisi bir define buluverir; ben de onu istiyorum, dükkânla, alışverişle ne işim var, der.
- کان فلانی یافت گنجی ناگهان ** من همان خواهم نه کار و نه دکان
- Baht işi bu, fakat nadirdir. Tende kudret oldukça çalışıp kazanmak gerek.
- کار بخت است آن و آن هم نادر است ** کسب باید کرد تا تن قادر است