- Hatta gevher nedir ki? Sen, kendin bir deniz olur, göklerde seyreden bir güneş kesilirsin.
- گوهر چه بلکه دریایی شوی ** آفتاب چرخ پیمایی شوی
- İş sahibi, iş yurdunda gizlidir. Yürü, onu ancak iş yurdunda apaçık görürsün.
- کار کن در کارگه باشد نهان ** تو برو در کارگه بینش عیان
- Mademki iş, sahibine bir hicap olmuştur? Şu halde onu işinden başka bir yerde göremezsin. 760
- کار چون بر کار کن پرده تنید ** خارج آن کار نتوانیش دید
- Mademki iş yurdu; iş sahibinin mekânıdır, dışarıda kalan gafildir.
- کارگه چون جای باش عامل است ** آن که بیرون است از وی غافل است
- O halde iş yurduna, yani yokluğa gel ki sanatı da sanatkârı da bir arada göresin.
- پس در آ در کارگه یعنی عدم ** تا ببینی صنع و صانع را بهم
- Mademki iş yurdu; apaçık görüş yeridir, tabii iş yurdundan dışarısı da hicap mahallidir.
- کارگه چون جای روشن دیدهگی است ** پس برون کارگه پوشیدگی است
- İnatçı Firavun, varlığa yüz tuttu çünkü onun yerini görmüyordu.
- رو به هستی داشت فرعون عنود ** لاجرم از کارگاهش کور بود
- Hulâsa kaderi değiştirmek istiyor, kazayı savuşturmak arzusunda bulunuyordu. 765
- لاجرم میخواست تبدیل قدر ** تا قضا را باز گرداند ز در
- Kaza da o hileciye bıyık altından kıs, kıs gülmekteydi.
- خود قضا بر سبلت آن حیلهمند ** زیر لب میکرد هر دم ریشخند
- O, Allah’ın hükmünü, Allah’ın takdirini bozmak için yüz binlerce çocuk öldürttü.
- صد هزاران طفل کشت او بیگناه ** تا بگردد حکم و تقدیر اله