- Mademki iş yurdu; iş sahibinin mekânıdır, dışarıda kalan gafildir.
- کارگه چون جای باش عامل است ** آن که بیرون است از وی غافل است
- O halde iş yurduna, yani yokluğa gel ki sanatı da sanatkârı da bir arada göresin.
- پس در آ در کارگه یعنی عدم ** تا ببینی صنع و صانع را بهم
- Mademki iş yurdu; apaçık görüş yeridir, tabii iş yurdundan dışarısı da hicap mahallidir.
- کارگه چون جای روشن دیدهگی است ** پس برون کارگه پوشیدگی است
- İnatçı Firavun, varlığa yüz tuttu çünkü onun yerini görmüyordu.
- رو به هستی داشت فرعون عنود ** لاجرم از کارگاهش کور بود
- Hulâsa kaderi değiştirmek istiyor, kazayı savuşturmak arzusunda bulunuyordu. 765
- لاجرم میخواست تبدیل قدر ** تا قضا را باز گرداند ز در
- Kaza da o hileciye bıyık altından kıs, kıs gülmekteydi.
- خود قضا بر سبلت آن حیلهمند ** زیر لب میکرد هر دم ریشخند
- O, Allah’ın hükmünü, Allah’ın takdirini bozmak için yüz binlerce çocuk öldürttü.
- صد هزاران طفل کشت او بیگناه ** تا بگردد حکم و تقدیر اله
- Bu suretle Musa Peygamber’in zuhuruna mâni olmak istiyordu, boyuna binlerce zulüm aldı, binlerce kana girdi.
- تا که موسای نبی ناید برون ** کرد در گردن هزاران ظلم و خون
- O kadar kan döktü ama Musa, yine doğdu ve onu kahretmek için hazırlandı,
- آن همه خون کرد و موسی زاده شد ** و ز برای قهر او آماده شد
- Eğer zevali olmayan Allah’ın sanat yurdunu görseydi eli, ayağı kurur, hile yapamazdı. 770
- گر بدیدی کارگاه لا یزال ** دست و پایش خشک گشتی ز احتیال