Fakat su ve su oğulları; hicap olmaksızın, bir vasıta bulunmaksızın ne ateşten olgun bir hale gelirler, ne ateşin hitabına mazhar olurlar.
بیحجاب آب و فرزندان آب ** پختگی ز آتش نیابند و خطاب
Ayağa, yürümek için nasıl ayakkabı lâzımsa bunlara da ateşten feyz almak için bir tencere yahut tava lâzımdır.
واسطه دیگی بود یا تابهای ** همچو پا را در روش پا تابهای
Yahut da ortada bir yer gerektir ki hava ısınsın, kızsın da harareti suya müessir olsun.
یا مکانی در میان تا آن هوا ** میشود سوزان و میآرد بما
Fakir ona derler ki şûlelerle vasıtasız rabıtası vardır.835
پس فقیر آن است کاو بیواسطه ست ** شعلهها را با وجودش رابطه ست
Hakikatte âlemin gönlü odur. Çünkü ten (gibi olan âleme) bu gönül vasıtasıyla feyz gelir, ten (gibi olan cihan), bu gönül yüzünden işe yarar.
پس دل عالم وی است ایرا که تن ** میرسد از واسطهی این دل به فن
Gönül olmasa ten, konuşmayı ne bilir? Gönül aramasa ten, araştırmadan ne anlar?
دل نباشد، تن چه داند گفتوگو ** دل نجوید، تن چه داند جستجو
Demek ki şûlelerin nazargâhı o demirdir. Şu halde Allah’ın nazargâhı da gönüldür, ten değil!
پس نظرگاه شعاع آن آهن است ** پس نظرگاه خدا دل نی تن است
Sonra bu cüzi olan gönüller de hakikî maden olan gönül sahibinin gönlüne nispetle ten gibidir.
باز این دلهای جزوی چون تن است ** با دل صاحب دلی کاو معدن است
Bu söz, çok misal ister, çok şerh ve izah ister. Fakat avamın anlayışı sürçer diye korkuyorum.840
بس مثال و شرح خواهد این کلام ** لیک ترسم تا نلغزد وهم عام
Bu suretle iyiliğimiz kötülük olmasın. İyilik yapıyoruz diye kötülükte bulunmayalım, bu söylediğim de ancak kendimde olmadığından, ihtiyarım elimde bulunmadığından.
تا نگردد نیکویی ما بدی ** اینکه گفتم هم نبد جز بیخودی