- Çarpık ayağa çarpık ayakkabı daha iyi, yoksulun eli ancak kapıya varır.
- پای کج را کفش کج بهتر بود ** مر گدا را دستگه بر در بود
- Padişahın, yeni aldığı iki köleyi sınaması
- امتحان پادشاه به آن دو غلام که نو خریده بود
- Bir padişah ucuza iki köle satın aldı. Onlardan birisiyle bir iki söz konuştu.
- پادشاهی دو غلام ارزان خرید ** با یکی ز آن دو سخن گفت و شنید
- Köleyi anlayışlı, zeki ve tatlı sözlü buldu. Zaten şeker gibi dudaktan ancak şeker şerbeti zuhur eder.
- یافتش زیرک دل و شیرین جواب ** از لب شکر چه زاید شکر آب
- Âdemoğlu dilinin altında gizlidir. Bu dil, can kapısına perdedir. 845
- آدمی مخفی است در زیر زبان ** این زبان پرده است بر درگاه جان
- Bir rüzgâr esti de kapıyı kaldırdı mı evin içinde ne varsa görürüz.
- چون که بادی پرده را در هم کشید ** سر صحن خانه شد بر ما پدید
- O evde inci mi var, buğday mı; altın hazinesi mi var, yoksa yılan ve akreplerle mi dolu?
- کاندر آن خانه گهر یا گندم است ** گنج زر یا جمله مار و کژدم است
- Yoksa içerde hazinemi var da kapısında yılan beklemekte? Çünkü altın hazinesi bekçisiz olmaz.
- یا در او گنج است و ماری بر کران ** ز انکه نبود گنج زر بیپاسبان
- Köle, düşünmeden öyle söz söylemekteydi ki başkaları beş yüz defa düşünür de ancak öyle bir söz söyleyebilir.
- بیتامل او سخن گفتی چنان ** کز پس پانصد تامل دیگران
- Sanki içinde deniz var, deniz de baştanbaşa söyleyen incilerle dolu… 850
- گفتی اندر باطنش دریاستی ** جمله دریا گوهر گویاستی
- Ondan parlayan her incinin nuru, Hak ile bâtılı ayırır.
- نور هر گوهر کز او تابان شدی ** حق و باطل را از او فرقان شدی