- Ki, benim dostum olduğunu, memleketimde emin bir vekilim bulunduğunu ve beni sevdiğini bileyim” dedi.
- تا بدانم که تو غم خوار منی ** کدخدای ملکت و کار منی
- Köle dedi ki; “Padişahım, o benim iyi bir kapı yoldaşımsa da kusurlarını söyleyeyim:
- گفت ای شه من بگویم عیبهاش ** گر چه هست او مر مرا خوش خواجهتاش
- Kusuru; sevgi, vefa, insanlık, doğruluk, zekâ ve dostluktur. 890
- عیب او مهر و وفا و مردمی ** عیب او صدق و ذکا و هم دمی
- En ehemmiyetsiz kusuru cömertlik, düşkünlere yardım etmektir. Ama nasıl cömertlik? Canını da verir.
- کمترین عیبش جوانمردی و داد ** آن جوانمردی که جان را هم بداد
- Allah bu can bağışlamaya karşılık yüz binlerce can ihsan eder. Bunu görmeyen kişi nasıl cömert olabilir?
- صد هزاران جان خدا کرده پدید ** چه جوانمردی بود کان را ندید
- Eğer görseydin nasıl olur da can vermeden çekinir, bir can için bu kadar tasalanırdın?
- ور بدیدی کی به جان بخلش بدی ** بهر یک جان کی چنین غمگین شدی
- Su kenarındayken suyu sakınan, esirgeyen, ancak ırmağı görmeyendir.
- بر لب جو بخل آب آن را بود ** کاو ز جوی آب نابینا بود
- Peygamber “Kıyamet gününde verilecek karşılığı yakînen bilen, 895
- گفت پیغمبر که هر که از یقین ** داند او پاداش خود در یوم دین
- Bire on karşılık verileceğini anlayan kişinin cömertliği artıp durur, bu çeşit adam, türlü, türlü cömertlikler icat eder.” dedi.
- که یکی را ده عوض میآیدش ** هر زمان جودی دگرگون زایدش
- Cömertlik, bütün karşılıkları görmedir. Şu halde karşılığı görüş, korkunun zıddıdır.
- جود جمله از عوضها دیدن است ** پس عوض دیدن ضد ترسیدن است