- Bu doğanın konağı, padişahın kolu olsun; bu kapı, halka ebediyen açık kalsın.
- ساعد شه مسکن این باز باد ** تا ابد بر خلق این در باز باد
- Bu kapının afeti, heva ve şehvettir. Yoksa burada daima şerbetler içilir durur. 10
- آفت این در هوا و شهوت است ** ور نه اینجا شربت اندر شربت است
- Bu ağzı kapa da o âlemi gör. O âleme gözbağı, boğaz ve ağızdır.
- این دهان بر بند تا بینی عیان ** چشم بند آن جهان حلق و دهان
- Ey ağız, sen esasen cehennemin bir alevisin! Ey cihan, sen zaten bir berzaha benzersin!
- ای دهان تو خود دهانهای دوزخی ** وی جهان تو بر مثال برزخی
- Baki nur, aşağılık dünyanın ardındadır. Saf süt, kan nehirlerinin ardındadır.
- نور باقی پهلوی دنیای دون ** شیر صافی پهلوی جوهای خون
- Oraya ihtiyarsız bir attın mı sütün karışır, kan haline gelir.
- چون در او گامی زنی بیاحتیاط ** شیر تو خون میشود از اختلاط
- Âdem peygamber, nefis zevkine bir adım attı, cennetin başköşesinden ayrılma zinciri, boğazına geçti. 15
- یک قدم زد آدم اندر ذوق نفس ** شد فراق صدر جنت طوق نفس
- Melek, Şeytandan kaçar gibi ondan kaçmaya başladı. Bir lokma ekmek için ne kadar gözyaşı döktü.
- همچو دیو از وی فرشته میگریخت ** بهر نانی چند آب چشم ریخت
- Gerçi cüret ettiği suç bir kıl kadardı. Fakat o kıl iki gözde bitmişti.
- گر چه یک مو بد گنه کاو جسته بود ** لیک آن مو در دو دیده رسته بود
- Âdem, kadim nur’un gözüydü. Gözde kıl, büyük bir dağ kesilir.
- بود آدم دیدهی نور قدیم ** موی در دیده بود کوه عظیم