English    Türkçe    فارسی   

2
945-954

  • İnsanlıktan mı bir cevhere sahipsin, eşeklikten mi? Bu ârazlar yok olunca nasıl götüreceksin ki? 945
  • جوهری داری ز انسان یا خری ** این عرضها که فنا شد چون بری‏
  • Bu namaz ve oruç arazlarını Allah’a nasıl ileteceksin ki? Çünkü araz, iki zaman zarfında baki kalmaz, yok olup gider, bir anlıktır.
  • این عرضهای نماز و روزه را ** چون که لا یبقی زمانین انتفی‏
  • Arazları götürmeye imkân yoktur. Fakat cevherden hastalıkları giderirler.
  • نقل نتوان کرد مر اعراض را ** لیک از جوهر برند امراض را
  • Bu suretle de cevher, bu hastalık arazlarından kurtulur, değişir. Perhiz yüzünden hastalığın geçmesi gibi.
  • تا مبدل گشت جوهر زین عرض ** چون ز پرهیزی که زایل شد مرض‏
  • Perhiz arazı, çalışmalarıyla cevher olur; acı ağız perhizle tatlılaşır.
  • گشت پرهیز عرض جوهر به جهد ** شد دهان تلخ از پرهیز شهد
  • Ziraatla topraklar ekinle, başakla dolar. Saç ilacı, örgü, örgü saç bitirir. 950
  • از زراعت خاکها شد سنبله ** داروی مو کرد مو را سلسله‏
  • Kadını nikâhlamak arazdı, mahvolup gitti. Fakat o arazdan bize evlât cevheri meydana geldi.
  • آن نکاح زن عرض بد شد فنا ** جوهر فرزند حاصل شد ز ما
  • Atı, deveyi çiftleştirmek arazdır. Bundan maksat da yavru cevherini elde etmek.
  • جفت کردن اسب و اشتر را عرض ** جوهر کره بزاییدن غرض‏
  • Bostan ekmek arazdır, Bostanda biten mahsul cevheridir. Zaten maksat da budur.
  • هست آن بستان نشاندن هم عرض ** گشت جوهر کشت بستان نک غرض‏
  • Kimya ile uğraşmayı da araz bil, eğer o kimyadan bir cevher elde ettiysen onu getir.
  • هم عرض دان کیمیا بردن بکار ** جوهری ز آن کیمیا گر شد بیار