English    Türkçe    فارسی   

2
96-105

  • Can aynası ancak sevgilinin yüzüdür. O sevgilinin yüzü ki, o diyardan.
  • Dedim ki: Ey gönül sen küllî bir ayna ara. Denize git, ırmaktan iş bitmez!
  • Kul, bu istek yüzünden civarına geldi. Meryem’i hurma fidanına derdi çekti.
  • Gönlüm, gözünü görünce o görmemiş göz yok oldu; gönlüm gözün ta kendisi kesildi.
  • Seni ebedî olarak küllî bir ayna gördüm. Gözünden kendi suretimi müşahede ettim. 100
  • Nihayet ben, beni buldum, iki gözünde aydın bir yol gördüm, dedim
  • Vehmin; kendine gel, o senin hayalindir. Kendini hayalinden ayırt et dedi.
  • Suretim gözünden seslendi: Birlikte ben senim, sen de bensin.
  • Hayal bu zevali olmayan aydın gözdeki hakikatlerden nasıl yol bulur da girer?
  • Suretini, benden başkasının gözlerinden görürsen onu hayal bil, onu reddet! 105