English    Türkçe    فارسی   

2
974-983

  • Feleklerin dimağı olan o baş da bunun için en sonunda “ Levlâk” sırrına mazhar oldu.
  • پس سری که مغز آن افلاک بود ** اندر آخر خواجه‏ی لولاک بود
  • Bu sözler arazların nakline ait bahislerdir. Bu aslan ve tuzak, hep bunun içindir. 975
  • نقل اعراض است این بحث و مقال ** نقل اعراض است این شیر و شگال‏
  • Bütün âlem, esasen arazdı. “ Hel Etâ” suresi, bu manayı izah için geldi.
  • جمله عالم خود عرض بودند تا ** اندر این معنی بیامد هل أتی‏
  • Bu arazlar neden doğar? Suretlerden. Ya bu suretler neden vücuda gelir? Düşüncelerden.
  • این عرضها از چه زاید از صور ** وین صور هم از چه زاید از فکر
  • Bu cihan, Akl-ı Küll’ün bir düşüncesinden ibarettir. Akıl, padişaha benzer, suretler de peygamberlere.
  • این جهان یک فکرت است از عقل کل ** عقل چون شاه است و صورتها رسل‏
  • İlk âlem, imtihan âlemidir. İkinci âlem şunun bunun yaptıklarının mükâfat ve mücazatını görme âlemidir.
  • عالم اول جهان امتحان ** عالم ثانی جزای این و آن‏
  • Padişahım, kulun hain olsa o araz, yani hainliği, zincir ve zindan olmakta. 980
  • چاکرت شاها جنایت می‏کند ** آن عرض زنجیر و زندان می‏شود
  • Yerinde ve değerinde bir hizmette bulunsa, savaşta bir yararlık gösterse o araz da bir hil’at şeklinde temessül etmekte.
  • بنده‏ات چون خدمت شایسته کرد ** آن عرض نه خلعتی شد در نبرد
  • Bu arazla cevher, kuşla yumurtadır; bu ondan olmakta, o bundan doğmakta.”
  • این عرض با جوهر آن بیضه است و طیر ** این از آن و آن از این زاید به سیر
  • Padişah, köleye “ Tut ki dediklerin doğru, hepsini kabul ettim. Fakat arazlardan bir cevher doğmadı ki” dedi.
  • گفت شاهنشه چنین گیر المراد ** این عرضهای تو یک جوهر نزاد