- Padişah, köleye “ Tut ki dediklerin doğru, hepsini kabul ettim. Fakat arazlardan bir cevher doğmadı ki” dedi.
- گفت شاهنشه چنین گیر المراد ** این عرضهای تو یک جوهر نزاد
- Köle “ Bu iyi ve kötü dünyası, gayp âlemi haline gelsin, iyilik ve fenalık apaçık bilinmesin diye akıl onları gizlemiştir.
- گفت مخفی داشته ست آن را خرد ** تا بود غیب این جهان نیک و بد
- Çünkü fikrin şekil ve suretleri meydana çıksaydı kâfir ve mümin, yalnız Allah’ı zikreder, başka bir söz söyleyemezdi. 985
- ز انکه گر پیدا شدی اشکال فکر ** کافر و مومن نگفتی جز که ذکر
- Eğer iyilik ve kötülükten meydana gelen suretler gizli olmayıp da meydana bulunsaydı küfür ve iman, apaçık meydana çıkar, alında yazılırdı.
- پس عیان بودی نه غیب ای شاه این ** نقش دین و کفر بودی بر جبین
- O takdirde nasıl olurdu da bu âlemde put kalır, puta tapan bulunurdu? Nasıl olur da kimsenin kimseyle alay etmeye mecali kalırdı.
- کی درین عالم بت و بتگر بدی ** چون کسی را زهرهی تسخر بدی
- O vakit bu dünyamız kıymet kesilirdi. Kıyamette kim suç işleyebilir” dedi.
- پس قیامت بودی این دنیای ما ** در قیامت کی کند جرم و خطا
- Padişah “ Allah bütün mücazatı gizledi, gizledi ama avamdan gizledi, kendi haslarından değil.
- گفت شه پوشید حق پاداش بد ** لیک از عامه نه از خاصان خود
- Ben bir emiri tuzağa düşürmek dilersem emirlerden gizlerim, fakat vezirden gizlemem. 990
- گر به دامی افکنم من یک امیر ** از امیران خفیه دارم نه از وزیر
- Hak bana işlerin mükâfat ve mücazaatını, amellerden yüz binlercesinin büründüğü suretleri gösterdi.
- حق به من بنمود پس پاداش کار ** وز صورهای عملها صد هزار
- Ben bilirim ama sen de bir nişane ver. Ay, bulutla örtülse de bana gizli değildir” dedi.
- تو نشانی ده که من دانم تمام ** ماه را بر من نمیپوشد غمام