- Padişah “ Dünyayı izhar etmekteki hikmet, Allah’ın ilmindekileri izhar etmektir.
- گفت شه حکمت در اظهار جهان ** آن که دانسته برون آید عیان
- Bildiğini izhar etmedikçe âlemdeki zahmet ve meşakkatleri belirtmez. 995
- آن چه میدانست تا پیدا نکرد ** بر جهان ننهاد رنج طلق و درد
- Senden bir kötülük yahut iyilik meydana gelmeksizin hatta bir an bile duramazsın.
- یک زمان بیکار نتوانی نشست ** تا بدی یا نیکیی از تو نجست
- Bu amelleri izhar etme zarureti, sırrının açığa çıkması içindir.
- این تقاضاهای کار از بهر آن ** شد موکل تا شود سرت عیان
- Nasıl olur da ipliğin ucunu gönlün çekip durduğu halde iplik eğirme âletine benzeyen tenin işlemez?
- پس کلابهی تن کجا ساکن شود ** چون سر رشتهی ضمیرش میکشد
- Tasalanman, dertlenmen; gönlünün o çekişine, isteğine alamettir. O işi yapmamak da sana açıkça can çekişmedir, ölümdür.
- تاسهی تو شد نشان آن کشش ** بر تو بیکاری بود چون جان کنش
- Bu âlem de daimî olarak doğurur, o âlem de. Her sebep anadır, eser çocuğunu meydana getirir. 1000
- این جهان و آن جهان زاید ابد ** هر سبب مادر اثر از وی ولد
- Eser doğdu mu ondan da şaşılacak sebepler doğması için sebep haline gelir.
- چون اثر زایید آن هم شد سبب ** تا بزاید او اثرهای عجب
- Bu sebepler, nesilden nesile yürür gider. Fakat görmek için adamakıllı aydın bir göz lâzım dedi” dedi.
- این سببها نسل بر نسل است لیک ** دیدهای باید منور نیک نیک
- Padişah, onunla konuşurken söz buraya gelince o köleden bir alâmet gördü mü, görmedi mi? Bilmem.
- شاه با او در سخن اینجا رسید ** یا بدید از وی نشانی یا ندید