English    Türkçe    فارسی   

3
1109-1118

  • Göz de açık, kulak da; sonra da bu zekâ… Allah’ın gözbağcılığına hayretteyim!
  • چشم باز و گوش باز و این ذکا ** خیره‌ام در چشم‌بندی خدا
  • Ben onlara şaşırıyorum, onlar da bana şaşırıyorlar. Baharın onlar diken, ben yasemin: 1110
  • من ازیشان خیره ایشان هم ز من ** از بهاری خار ایشان من سمن
  • Onlara nice lezzetli şaraplarla dolu kadehler sundum. Fakat onlara kadehteki şerbet taş kesildi.
  • پیششان بردم بسی جام رحیق ** سنگ شد آبش به پیش این فریق
  • Gül desteleri yaptım, götürdüm, her gül, diken oldu, şerbet zehir döndü.
  • دسته گل بستم و بردم به پیش ** هر گلی چون خار گشت و نوش نیش
  • Bu kendisinden geçenlerin canlarına nasip olan bir şey. Onlar, kendilerine oldukça nasıl meydana çıkar?
  • آن نصیب جان بی‌خویشان بود ** چونک با خویش‌اند پیدا کی شود
  • Yanımızda uyanık bir uyur gerek ki uyanıkken rüyalar görsün!
  • خفته‌ی بیدار باید پیش ما ** تا به بیداری ببیند خوابها
  • Halkın düşüncelere dalması bu güzelim uykunun düşmanıdır. Halk, düşünceleri yatışmasın, uyumasın diye bu güzelim uykunun boğazını sıkar. 1115
  • دشمن این خواب خوش شد فکر خلق ** تا نخسپد فکرتش بستست حلق
  • Bir hayret lâzım ki düşünceleri silip süpürsün. Hayret, fikirleri de yok eder, zikirleri de!
  • حیرتی باید که روبد فکر را ** خورده حیرت فکر را و ذکر را
  • Hüner ve marifette kim daha kâmilse mana bakımından artta sureta ileridedir.
  • هر که کاملتر بود او در هنر ** او بمعنی پس بصورت پیشتر
  • Allah “Geri dönenler” dedi. Geri dönmek sürünün yazıdan gelip ağıla gitmesine benzer.
  • راجعون گفت و رجوع این سان بود ** که گله وا گردد و خانه رود