- Göz de açık, kulak da; sonra da bu zekâ… Allah’ın gözbağcılığına hayretteyim!
- چشم باز و گوش باز و این ذکا ** خیرهام در چشمبندی خدا
- Ben onlara şaşırıyorum, onlar da bana şaşırıyorlar. Baharın onlar diken, ben yasemin: 1110
- من ازیشان خیره ایشان هم ز من ** از بهاری خار ایشان من سمن
- Onlara nice lezzetli şaraplarla dolu kadehler sundum. Fakat onlara kadehteki şerbet taş kesildi.
- پیششان بردم بسی جام رحیق ** سنگ شد آبش به پیش این فریق
- Gül desteleri yaptım, götürdüm, her gül, diken oldu, şerbet zehir döndü.
- دسته گل بستم و بردم به پیش ** هر گلی چون خار گشت و نوش نیش
- Bu kendisinden geçenlerin canlarına nasip olan bir şey. Onlar, kendilerine oldukça nasıl meydana çıkar?
- آن نصیب جان بیخویشان بود ** چونک با خویشاند پیدا کی شود
- Yanımızda uyanık bir uyur gerek ki uyanıkken rüyalar görsün!
- خفتهی بیدار باید پیش ما ** تا به بیداری ببیند خوابها
- Halkın düşüncelere dalması bu güzelim uykunun düşmanıdır. Halk, düşünceleri yatışmasın, uyumasın diye bu güzelim uykunun boğazını sıkar. 1115
- دشمن این خواب خوش شد فکر خلق ** تا نخسپد فکرتش بستست حلق
- Bir hayret lâzım ki düşünceleri silip süpürsün. Hayret, fikirleri de yok eder, zikirleri de!
- حیرتی باید که روبد فکر را ** خورده حیرت فکر را و ذکر را
- Hüner ve marifette kim daha kâmilse mana bakımından artta sureta ileridedir.
- هر که کاملتر بود او در هنر ** او بمعنی پس بصورت پیشتر
- Allah “Geri dönenler” dedi. Geri dönmek sürünün yazıdan gelip ağıla gitmesine benzer.
- راجعون گفت و رجوع این سان بود ** که گله وا گردد و خانه رود