- Eğer onların yaptıkları sihirse bize haber ver. Canım babacığımız, onlar Allah eriyse, yaptıkları iş Allah’tansa yine bildir. 1180
- آن اگر سحرست ما را ده خبر ** ور خدایی باشد ای جان پدر
- De onlara uyalım, secde edelim, kendimizi bir kimyaya atalım (da halis altın olalım).
- هم خبر ده تا که ما سجده کنیم ** خویشتن بر کیمیایی بر زنیم
- Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Allah tapısından sürülmüşleriz, bizi o tapıya yine onun keremi çekti” diye yalvardılar.
- ناامیدانیم و اومیدی رسید ** راندگانیم و کرم ما را کشید
- Ölmüş büyücünün oğullarına cevap vermesi
- جواب گفتن ساحر مرده با فرزندان خود
- Babaları, onlara rüyalarında dedi ki: “Oğullarım, bunu açıkça söylemeye imkân yok.
- گفتشان در خواب کای اولاد من ** نیست ممکن ظاهر این را دم زدن
- Apaçık ve olduğu gibi söylememe izin yok. Ama bu sır, uzak değil gözümün önünde.
- فاش و مطلق گفتنم دستور نیست ** لیک راز از پیش چشمم دور نیست
- Size bir nişane göstereyim de gizli şey aşikâr olsun. 1185
- لیک بنمایم نشانی با شما ** تا شود پیدا شما را این خفا
- Gözlerimin nurları, oraya varın da onun uyumakta olduğu yeri anlayın.
- نور چشمانم چو آنجا گه روید ** از مقام خفتنش آگه شوید
- O hakikat sahibi uyurken korkmayın asayı almaya kalkışın.
- آن زمان که خفته باشد آن حکیم ** آن عصا را قصد کن بگذار بیم
- Eğer çalabilirseniz o sihirbazın biridir. Sihirbaza karşı çare bulmayı bilirsiniz siz.
- گر بدزدی و توانی ساحرست ** چارهی ساحر بر تو حاضرست
- Yok, eğer çalamazsanız aman ha aman… Kendinize gelin, o, Allah eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Allah’ın elçisidir.
- ور نتانی هان و هان آن ایزدیست ** او رسول ذوالجلال و مهتدیست