English    Türkçe    فارسی   

3
1450-1459

  • Birisi, Davut Peygamber zamanında her akıllı ve ahmak adamın yanında, 1450
  • آن یکی در عهد داوود نبی ** نزد هر دانا و پیش هر غبی
  • Daima şöyle dua edip dururdu. “Yarabbi, bana zahmetsiz, eziyetsiz bir rızık bir servet ver.
  • این دعا می‌کرد دایم کای خدا ** ثروتی بی رنج روزی کن مرا
  • Beni tembel, hor, hakir, ağır ve miskin yaratan sensin.
  • چون مرا تو آفریدی کاهلی ** زخم‌خواری سست‌جنبی منبلی
  • Zayıf ve sırtı yaralı eşeklere, atlarla katırlara yüklenen yük yüklenemez ki.
  • بر خران پشت‌ریش بی‌مراد ** بار اسپان و استران نتوان نهاد
  • Yarabbi, mademki beni tembel yarattın, rızkımı da tembelliğime bakarak ben çalışmadan ver.
  • کاهلم چون آفریدی ای ملی ** روزیم ده هم ز راه کاهلی
  • Yarabbi, ben tembelim varlık gölgesine yıkılmış, yatmışım. Bu ihsan ve cömertlik gölgesinde uyuyorum. 1455
  • کاهلم من سایه‌ی خسپم در وجود ** خفتم اندر سایه‌ی این فضل و جود
  • Tembellerle gölgelikte uyuyanlara da elbette başka çeşitte bir rızık vermişsindir.
  • کاهلان و سایه‌خسپان را مگر ** روزیی بنوشته‌ای نوعی دگر
  • Ayağı olan rızık arar, ayağı olmayansa yanıp yakılır, durur.
  • هر که را پایست جوید روزیی ** هر که را پا نیست کن دلسوزیی
  • O hüzün sahibinin rızkını da ayağına götür, bulutu yeryüzüne doğru sür!
  • رزق را می‌ران به سوی آن حزین ** ابر را باران به سوی هر زمین
  • Yeryüzünün ayağı olmadığından cömertliğin, bulutu ona doğru iki kat sürüp durmakta.
  • چون زمین را پا نباشد جود تو ** ابر را راند به سوی او دوتو