- Birisi, Davut Peygamber zamanında her akıllı ve ahmak adamın yanında, 1450
- آن یکی در عهد داوود نبی ** نزد هر دانا و پیش هر غبی
- Daima şöyle dua edip dururdu. “Yarabbi, bana zahmetsiz, eziyetsiz bir rızık bir servet ver.
- این دعا میکرد دایم کای خدا ** ثروتی بی رنج روزی کن مرا
- Beni tembel, hor, hakir, ağır ve miskin yaratan sensin.
- چون مرا تو آفریدی کاهلی ** زخمخواری سستجنبی منبلی
- Zayıf ve sırtı yaralı eşeklere, atlarla katırlara yüklenen yük yüklenemez ki.
- بر خران پشتریش بیمراد ** بار اسپان و استران نتوان نهاد
- Yarabbi, mademki beni tembel yarattın, rızkımı da tembelliğime bakarak ben çalışmadan ver.
- کاهلم چون آفریدی ای ملی ** روزیم ده هم ز راه کاهلی
- Yarabbi, ben tembelim varlık gölgesine yıkılmış, yatmışım. Bu ihsan ve cömertlik gölgesinde uyuyorum. 1455
- کاهلم من سایهی خسپم در وجود ** خفتم اندر سایهی این فضل و جود
- Tembellerle gölgelikte uyuyanlara da elbette başka çeşitte bir rızık vermişsindir.
- کاهلان و سایهخسپان را مگر ** روزیی بنوشتهای نوعی دگر
- Ayağı olan rızık arar, ayağı olmayansa yanıp yakılır, durur.
- هر که را پایست جوید روزیی ** هر که را پا نیست کن دلسوزیی
- O hüzün sahibinin rızkını da ayağına götür, bulutu yeryüzüne doğru sür!
- رزق را میران به سوی آن حزین ** ابر را باران به سوی هر زمین
- Yeryüzünün ayağı olmadığından cömertliğin, bulutu ona doğru iki kat sürüp durmakta.
- چون زمین را پا نباشد جود تو ** ابر را راند به سوی او دوتو