English    Türkçe    فارسی   

3
1455-1464

  • Yarabbi, ben tembelim varlık gölgesine yıkılmış, yatmışım. Bu ihsan ve cömertlik gölgesinde uyuyorum. 1455
  • کاهلم من سایه‌ی خسپم در وجود ** خفتم اندر سایه‌ی این فضل و جود
  • Tembellerle gölgelikte uyuyanlara da elbette başka çeşitte bir rızık vermişsindir.
  • کاهلان و سایه‌خسپان را مگر ** روزیی بنوشته‌ای نوعی دگر
  • Ayağı olan rızık arar, ayağı olmayansa yanıp yakılır, durur.
  • هر که را پایست جوید روزیی ** هر که را پا نیست کن دلسوزیی
  • O hüzün sahibinin rızkını da ayağına götür, bulutu yeryüzüne doğru sür!
  • رزق را می‌ران به سوی آن حزین ** ابر را باران به سوی هر زمین
  • Yeryüzünün ayağı olmadığından cömertliğin, bulutu ona doğru iki kat sürüp durmakta.
  • چون زمین را پا نباشد جود تو ** ابر را راند به سوی او دوتو
  • Çocuğun ayağı olmadığı için anası gelir, çocuğun başına nimet ve ihsanlarını yağdırır. 1460
  • طفل را چون پا نباشد مادرش ** آید و ریزد وظیفه بر سرش
  • Yarabbi, senden zahmetsiz, eziyetsiz ve ummadığım bir rızık istiyorum. Zaten istemek den başka bir şeye çalıştığım nerede ki?”
  • روزیی خواهم بناگه بی تعب ** که ندارم من ز کوشش جز طلب
  • Birçok zaman gündüzleri geceye, geceleri ta kuşluk çağına kadar bu duayı eder dururdu.
  • مدت بسیار می‌کرد این دعا ** روز تا شب شب همه شب تا ضحی
  • Halk, onun sözlerine, ham tamahına, bu çalışıp çabalamasına gülerdi.
  • خلق می‌خندید بر گفتار او ** بر طمع‌خامی و بر بیگار او
  • Derlerdi ki “ Bu sersem ne söylüyor, yoksa birisi buna esrar mı yutturdu da aklını aldı.
  • که چه می‌گوید عجب این سست‌ریش ** یا کسی دادست بنگ بیهشیش