- Derisini, yüzdürmek için gövdesini alıp koşa koşa kasaba götürdü.
- چون سرش ببرید شد سوی قصاب ** تا اهابش بر کند در دم شتاب
- Mesnevi’yi nazmedenin özrü ve Allah’tan yardım istemesi
- عذر گفتن نظم کننده و مدد خواستن
- Ey doğacak çocuğun oynaması gibi bu manaları içimde oynatıp duran Allah, mademki bunun tamamlanmasını diliyorsun, 1490
- ای تقاضاگر درون همچون جنین ** چون تقاضا میکنی اتمام این
- Kolaylaştır, yol göster, muvaffakiyet ver. Yahut da bu isteği, bu iştiyakı gider, bizi muahaze etme.
- سهل گردان ره نما توفیق ده ** یا تقاضا را بهل بر ما منه
- Mademki müflise altın ihtiyacını ilham ediyorsun, ey gani padişah, gizlice ona altın ihsan et.
- چون ز مفلس زر تقاضا میکنی ** زر ببخشش در سر ای شاه غنی
- Sen olmadıkça, senin inayetin lütfetmedikçe gece gündüz nazım ve kafiyenin ne değeri olabilir, bu çeşit meydana gelen şiire kim bakar ki?
- بی تو نظم و قافیه شام و سحر ** زهره کی دارد که آید در نظر
- Ey bilgi sahibi padişah, nazım da, cinas da kafiye de korkudan senin emrine kuldur.
- نظم و تجنیس و قوافی ای علیم ** بندهی امر توند از ترس و بیم
- Sen, her şeyi, seni tespih eder bir hale koymuşsun, akıl ve temyiz sahibi olanlar da seni tespih eder, akıl ve temyiz sahibi olmayanlar da. 1495
- چون مسبح کردهای هر چیز را ** ذات بی تمییز و با تمییز را
- Her birinin başka çeşit bir tespihi var. Bunun halinden onun haberi bile yok!
- هر یکی تسبیح بر نوعی دگر ** گوید و از حال آن این بیخبر
- İnsan, cansız şeylerin tespih etmesini inkâr eder ama cansız şeyler, ona kullukta üstattır.
- آدمی منکر ز تسبیح جماد ** و آن جماد اندر عبادت اوستاد
- Hatta yetmiş iki milletin her biri öbürlerinin halinden bihaberdir… Hepsi de şüphe içinde kalmıştır.
- بلک هفتاد و دو ملت هر یکی ** بیخبر از یکدگر واندر شکی