- Kadın, erkek, çoluk, çocuk… Halkın secde etmesi de Firavunun gönlüne tesir etti, hastalandı. 1555
- سجدهی خلق از زن و از طفل و مرد ** زد دل فرعون را رنجور کرد
- Herkes ona Allah’sın, padişahsın dedikçe vehimlendi, bu vehimle öyle bir dereceye geldi ki,
- گفتن هریک خداوند و ملک ** آنچنان کردش ز وهمی منهتک
- Allahlık, dâvasında yiğitleşti, ejderha kesildi, doymak nedir bilmez oldu!
- که به دعوی الهی شد دلیر ** اژدها گشت و نمیشد هیچ سیر
- Aklı cüz’inin afeti vehimdir, zandır. Çünkü onun vatanı karanlıklar diyarındadır.
- عقل جزوی آفتش وهمست و ظن ** زانک در ظلمات شد او را وطن
- Yerde yarım arşın enlikte bir yol olsa insan, hiç vehimlenmeden rahatça yürür.
- بر زمین گر نیم گز راهی بود ** آدمی بی وهم آمن میرود
- Fakat yüksek bir duvarın üstünde gitsen yolun genişliği iki arşın olsa yine eğri büğrü gidersin. 1560
- بر سر دیوار عالی گر روی ** گر دو گز عرضش بود کژ میشوی
- Hatta gönlüne düşen vehim yüzünden belki de düşersin. Vehimden gelen korkuya iyice dikkat et de vehimin kötülüğünü anla.
- بلک میافتی ز لرزهی دل به وهم ** ترس وهمی را نکو بنگر بفهم
- Hocanın vehimle hastalanması
- رنجور شدن اوستاد به وهم
- Hoca vehimden korkudan hastalandı. Yerinden sıçrayıp kalktı, kilimini başına örttü.
- گشت استا سست از وهم و ز بیم ** بر جهید و میکشانید او گلیم
- “Zaten sevgisi az, ben bu halde, olduğum halde halimi sormadı bile.
- خشمگین با زن که مهر اوست سست ** من بدین حالم نپرسید و نجست
- Rengimin solukluğunu, benzimin uçukluğunu haber bile vermedi. Bana kastediyor, benden kurtulmaya yol arıyor.
- خود مرا آگه نکرد از رنگ من ** قصد دارد تا رهد از ننگ من