- O zeki çocuk, “Arkadaşlar, dersinizi bağıra bağıra okuyun” dedi.
- گفت آن زیرک که ای قوم پسند ** درس خوانید و کنید آوا بلند
- Hepsi birden bağıra bağıra okumaya başlayınca dedi ki: “Çocuklar, bizim bağırmamız hocaya fena gelir.
- چون همیخواندند گفت ای کودکان ** بانگ ما استاد را دارد زیان
- Bu gürültü hocanın baş ağrısını fazlalaştırır. Bu dert, bir kuruşa değer mi?
- درد سر افزاید استا را ز بانگ ** ارزد این کو درد یابد بهر دانگ
- Hoca, doğru söylüyor, başımın ağrısı fazlalaştı. Hadi gidin!” dedi.
- گفت استا راست میگوید روید ** درد سر افزون شدم بیرون شوید
- Çocukların bu hileyle mektepten kurtulmaları
- خلاص یافتن کودکان از مکتب بدین مکر
- Çocuklar, yeri öpüp “Kerem sahibi, hastalık, senden uzak olsun” dediler. 1590
- سجده کردند و بگفتند ای کریم ** دور بادا از تو رنجوری و بیم
- Mektepten fırlayıp tanelere uçuşan kuşlar gibi evlerine koşuştular.
- پس برون جستند سوی خانهها ** همچو مرغان در هوای دانهها
- Anneleri kızarak “Bu gün mektep var. Sizse oyuna dalmışsınız” dedi.
- مادرانشان خشمگین گشتند و گفت ** روز کتاب و شما با لهو جفت
- Özür getirip dediler ki: “Dur hele anne, suç bizim değil, bizim kabahatimiz yok.
- عذر آوردند کای مادر تو بیست ** این گناه از ما و از تقصیر نیست
- Nasılsa hocamız hastalandı, perişan bir hale geldi”
- از قضای آسمان استاد ما ** گشت رنجور و سقیم و مبتلا
- Anneleri dedi ki. “Hile, düzen. Siz bir ayran için yüz yalan söylersiniz. 1595
- مادران گفتند مکرست و دروغ ** صد دروغ آرید بهر طمع دوغ