- Mustafa, ta uzak yoldan koku alır da ağzımızda ki güzel kokuyu nasıl almaz?
- مصطفی چون برد بوی از راه دور ** چون نیابد از دهان ما بخور
- Duyar, duyar ama yüzümüze vurmaz, örter. İyi koku da göklere çıkar, kötü koku da.
- هم بیابد لیک پوشاند ز ما ** بوی نیک و بد بر آید بر سما
- Sen uyuyup durursun, o haram koku ise şu yeşil gökyüzüne urup durur.
- تو همیخسپی و بوی آن حرام ** میزند بر آسمان سبزفام
- Seni çirkin nefeslerine yoldaş olup felekte kokuları alanlara kadar gider. 165
- همره انفاس زشتت میشود ** تا به بوگیران گردون میرود
- Kibir, hırs, şehvet kokusu, söz söylerken soğan gibi kokar.
- بوی کبر و بوی حرص و بوی آز ** در سخن گفتن بیاید چون پیاز
- Yemin eder de “Ben onları ne zaman yedim? Soğandan da çekinmekteyim, sarımsaktan da” dersen
- گر خوری سوگند من کی خوردهام ** از پیاز و سیر تقوی کردهام
- O yalan yemini ederken nefesin, kovuculuk eder. Kokusu seninle beraber oturanların dimağına vurur.
- آن دم سوگند غمازی کند ** بر دماغ همنشینان بر زند
- O koku yüzünden dualar reddedilir. O kötü kalp, sözle kendisini gösterir.
- پس دعاها رد شود از بوی آن ** آن دل کژ مینماید در زبان
- O duaya “Sesinizi kesin” cevabı gelir. Her azgının cezası onu kovan sopadır. 170
- اخسا آید جواب آن دعا ** چوب رد باشد جزای هر دغا
- Fakat sözün eğri, özün doğru olursa o söz eğriliği, Allah’a makbuldür.
- گر حدیثت کژ بود معنیت راست ** آن کژی لفظ مقبول خداست
- Dostların hatası, yabancıların doğrusundan daha iyidir.
- بیان آنک خطای محبان بهترست از صواب بیگانگان بر محبوب