- Gönlün her an başka bir dileği vardır. Fakat bu dilek kendisinden değildir, başka bir yerdendir.
- هر زمان دل را دگر رایی بود ** آن نه از وی لیک از جایی بود
- Şu halde gönlün reyine, gönlün dileğine neden emin olur da ahdeder, sonunda da pişman olur, nedamete düşersin? 1645
- پس چرا آمن شوی بر رای دل ** عهد بندی تا شوی آخر خجل
- Fakat bu yine de Allah’ın hükmündendir. Allah’ın takdiridir. Kuyuyu görürsün de çekinmeye kudretin olmaz.
- این هم از تاثیر حکمست و قدر ** چاه میبیینی و نتوانی حذر
- Uçan kuşun tuzağı görmeyip hapse düşmesine taaccüp edilmez ki.
- نیست خود ازمرغ پران این عجب ** که نبیند دام و افتد در عطب
- Şaşılacak şey şudur: Hem tuzağı görür, hem mıhı görür de yine sonunda ister istemez o tuzağa düşer!
- این عجب که دام بیند هم وتد ** گر بخواهد ور نخواهد میفتد
- Gözü açık kulağı açık, tuzak önde… Yine de kendi kanadıyla tuzağa doğru uçar!
- چشم باز و گوش باز و دام پیش ** سوی دامی میپرد با پر خویش
- Kaza ve kader tuzağının eseri görünen, kendisi görünmeyen bir şeye benzemesi
- تشبیه بند و دام قضا به صورت پنهان به اثر پیدا
- Bir kişizade görürsün… Çula, çuvala bürünmüş, baş açık, belâlara uğramış. 1650
- بینی اندر دلق مهتر زادهای ** سر برهنه در بلا افتادهای
- Bir kahpenin sevdasıyla yanıp tutuşuyor. Elbiselerini, malını, mülkünü sarmış.
- در هوای نابکاری سوخته ** اقمشه و املاک خود بفروخته
- Elindeki, avucundaki gitmiş, adı kötüye çıkmış hor hakir bir hale gelmiş, düşmanlarının isteği gibi tepesi üstüne yuvarlanıp gidiyor!
- خان و مان رفته شده بدنام و خوار ** کام دشمن میرود ادبیروار
- Adamcağız bir zahit gördü mü “Ey ulu, Allah için bana bir himmet et.
- زاهدی بیند بگوید ای کیا ** همتی میدار از بهر خدا