- Tenden mizaçtan soyunmaktan daha hoş bir şey yoktur, a ilhama mazhar olmayan sersem Firavun!” dediler. 1745
- خوشتر از تجرید از تن وز مزاج ** نیست ای فرعون بی الهام گیج
- Devenin önünde giden katırın “Ben yol yürürken ikide bir yüzüstü kapanıyorum, sense pek nadir düşüyorsun” diye şikâyet etmesi
- حکایت استر پیش شتر کی من بسیار در رو میافتم و تو نمیافتی الا به نادر
- Katırın biri deveye “Arkadaş, yokuş olsun, iniş olsun en dar yolda bile,
- گفت استر با شتر کای خوش رفیق ** در فراز و شیب و در راه دقیق
- Sen güzelce gidiyor, hiç kapaklanmıyorsun. Bense durmadan tepesi üstü düşüp duruyorum.
- تو نه آیی در سر و خوش میروی ** من همیآیم بسر در چون غوی
- Yol ister kuru olsun, ister balçık… Daima yüzüstü kapaklanıyorum.
- من همیافتم برو در هر دمی ** خواه در خشکی و خواه اندر نمی
- Bunun sebebi ne? Bana bir söyle de ne yapmalı, nasıl etmeli anlayayım” dedi.
- این سبب را باز گو با من که چیست ** تا بدانم من که چون باید بزیست
- Deve dedi ki: “Benim gözüm senin gözünden daha kuvvetlidir, daha iyi görür. 1750
- گفت چشم من ز تو روشنترست ** بعد از آن هم از بلندی ناظرست
- Yüce bir dağın başına çıktım mı en son çukuru bile görürüm.
- چون برآیم بر سرکوه بلند ** آخر عقبه ببینم هوشمند
- Allah, bütün inişleri çıkışları özüme gösterir.
- پس همه پستی و بالایی راه ** دیدهام را وا نماید هم اله
- Her adımımı nereye atacaksam görür de öyle atarım. Bu yüzden de sürçmekten, düşmekten kurtulurum.
- هر قدم من از سر بینش نهم ** از عثار و اوفتادن وا رهم
- Sense iki üç adım ötesini görmezsin. Taneyi görürsün de tuzağı görmezsin.
- تو ببینی پیش خود یک دو سه گام ** دانه بینی و نبینی رنج دام