English    Türkçe    فارسی   

3
1899-1908

  • O padişahın kaza ve kaderi olmadıkça ağaçtan yaprak bile düşmez.
  • هیچ برگی در نیفتد از درخت ** بی قضا و حکم آن سلطان بخت
  • Allah lokmaya, gir içeri diye emretmedikçe boğazdan lokma bile geçmez. 1900
  • از دهان لقمه نشد سوی گلو ** تا نگوید لقمه را حق که ادخلوا
  • İnsanların yuları, dizgini olan, insanları dilediği yere sürüp götüren istekler de o gani Allah’ın emriyle meydana gelir.
  • میل و رغبت کان زمام آدمیست ** جنبش آن رام امر آن غنیست
  • Yeryüzünde olsun, göklerde olsun… Bir zerre bile onun hükmü olmadıkça kanat çırpmaz, harekete gelemez;
  • در زمینها و آسمانها ذره‌ای ** پر نجنباند نگردد پره‌ای
  • Onun yürür ve kadim fermanı olmadıkça kımıldayamaz bile. Bunu anlatmaya imkân da yoktur, bu hususta ısrar da hoş değil.
  • جز به فرمان قدیم نافذش ** شرح نتوان کرد و جلدی نیست خوش
  • Ağaçların yapraklarını kim sayabilir? Sonu olmayan şey, nasıl söze sığar?
  • کی شمرد برگ درختان را تمام ** بی‌نهایت کی شود در نطق رام
  • Sen şu kadar duy, mademki bütün işler, Allah’ın emrine tabi; Allah’ın emri olmadıkça hiçbir şey olmuyor. 1905
  • این قدر بشنو که چون کلی کار ** می‌نگردد جز بامر کردگار
  • Allah’ın takdiri, kulun rızası olur; kul Allah takdirine rıza verir, onun hükmünü diler, isterse…
  • چون قضای حق رضای بنده شد ** حکم او را بنده‌ی خواهنده شد
  • Zorla yahut sevaba girmek için değil de bu razılık, kendiliğinden meydana gelir, ona hoş görünürse,
  • بی تکلف نه پی مزد و ثواب ** بلک طبع او چنین شد مستطاب
  • Artık o kul yaşamayı bu lezzetli hayattan zevk almak için istemez. Hayatı kendisi için istenen bir şey olmaktan çıkar.
  • زندگی خود نخواهد بهر خوذ ** نه پی ذوقی حیات مستلذ