English    Türkçe    فارسی   

3
1925-1934

  • Yeryüzünde gökteki ay gibi seyreder dururdu. Gece yolcularının gönülleri, onunla aydınlanır, nurlanırdı. 1925
  • در زمین می‌شد چو مه بر آسمان ** شب‌روان راگشته زو روشن روان
  • Bir yerde az otururdu, bir köyde iki günden fazla kalmazdı.
  • در مقامی مسکنی کم ساختی ** کم دو روز اندر دهی انداختی
  • “Bir evde iki günden fazla otursam kalbimde oranın sevgisi alevlenir.
  • گفت در یک خانه گر باشم دو روز ** عشق آن مسکن کند در من فروز
  • Eve barka mağrur olmaktan çekinir, hadi ey nefis zenginleşmek, bir şey elde etmek için sefere düş derim;
  • غرة المسکن احاذره انا ** انقلی یا نفس سیری للغنا
  • İmtihanda muvaffak olması için kalbimi hiçbir yere alıştırmam derdi.
  • لا اعود خلق قلبی بالمکان ** کی یکون خالصا فی الامتحان
  • Gündüzleri yol yürür, sefer eder, geceleri ibadette bulunur, namaz kılardı. Gözü açıktı o erin… Padişahı görürdü, bir doğan kuşuna benzerdi. 1930
  • روز اندر سیر بد شب در نماز ** چشم اندر شاه باز او همچو باز
  • Halktan çekilmişti, fakat huyunun kötülüğünden değil… Kadından da ayrılmıştı, erkekten de, fakat ikilik korkusuyla değil!
  • منقطع از خلق نه از بد خوی ** منفرد از مرد و زن نه از دوی
  • Halka şefkat gösterirdi, su gibi faydalıydı, onlara güzel bir şefaatçiydi, duası da Allah tarafından kabul edilirdi.
  • مشفقی خلق و نافع همچو آب ** خوش شفعیی و دعااش مستجاب
  • Daima iyiyi de esirgerdi, kötüyü de… Herkese karşı anadan daha iyi babadan daha düşkün ve muhabbetliydi.
  • نیک و بد را مهربان و مستقر ** بهتر از مادر شهی‌تر از پدر
  • Peygamber: “Ey ulular, ben size baba gibi şefkat ederim, sizi babanız gibi severim.
  • گفت پیغامبر شما را ای مهان ** چون پدر هستم شفیق و مهربان