- Tamamıyla mahvolur kabza eriştikten sonra kol kanat açar, basta erişir, atını sürmeye başlar.
- از پس آن محو قبض او نماند ** پرگشاد و بسط شد مرکب براند
- Aslının önünde varlığından geçince suret ortadan gider, manası cilvelenir. 2070
- پیش اصل خویش چون بیخویش شد ** رفت صورت جلوهی معنیش شد
- Hüküm senin diye baş eğdiler. Onların bu baş eğmelerinden öyle hararetlendim, gönlümden öyle bir ateş çıktı ki!
- سر چنین کردند هین فرمان تراست ** تف دل از سر چنین کردن بخاست
- Bir zaman o seçilmiş kişilerle murakabeye daldım, kendimden geçtim.
- ساعتی با آن گروه مجتبی ** چون مراقب گشتم و از خود جدا
- O zaman canım, zamandan kurtuldu. Zaman insanı gençken kocaltır.
- هم در آن ساعت ز ساعت رست جان ** زانک ساعت پیر گرداند جوان
- Bütün renkten renge girişler, zamandan meydana gelir. Zamandan kurtulan, renkten renge girmekten de kurtulur.
- جمله تلوینها ز ساعت خاستست ** رست از تلوین که از ساعت برست
- Bir zaman, zamandan, zaman kaydından kurtuldun mu keyfiyet kalmaz, keyfiyetsiz Allah’a mahrem olursun. 2075
- چون ز ساعت ساعتی بیرون شوی ** چون نماند محرم بیچون شوی
- Zaman zamansızlığı bilmez. Zamansızlık âlemine varmak için hayretten başka yol yoktur.
- ساعت از بیساعتی آگاه نیست ** زانکش آن سو جز تحیر راه نیست
- Bu arayıp tarama âleminde herkesi, zamanın bir hususi tavlasına bağlamışlardır.
- هر نفر را بر طویله خاص او ** بستهاند اندر جهان جست و جو
- Her tavlaya bir memur dikilmiş… Oranın ehli olmayan, memurdan izinsiz oraya giremez.
- منتصب بر هر طویله رایضی ** جز بدستوری نیاید رافضی