- Yüzlerce niyazlarda bulunarak candan ahitler ediyorlar, adaklar adıyorlardı.
- با خدا با صد تضرع آن زمان ** عهدها و نذرها کرده بجان
- Karmakarışık işlere dalmış, yüzleri bir an olsun kıbleye dönmemiş olanlar bile baş açık secdeye kapanmışlardı. 2185
- سر برهنه در سجود آنها که هیچ ** رویشان قبله ندید از پیچ پیچ
- Hâlbuki evvelce onlar, bu kulluğun faydası yok diyorlardı. Fakat o anda kullukta yüzlerce hayat görüyorlardı.
- گفته که بیفایدهست این بندگی ** آن زمان دیده در آن صد زندگی
- Dostlardan, dayıdan, amcadan, babadan, anadan, herkesten ümitlerini kesmişlerdi.
- از همه اومید ببریده تمام ** دوستان و خال و عم بابا و مام
- Kötü kişinin can verirken Allah’tan korkması gibi zahit de Allah’tan korkuyordu, fâsik da!
- زاهد و فاسق شد آن دم متقی ** همچو در هنگام جان کندن شقی
- Ne sollarından bir ümit vardı, ne sağlarından. Hileler öldü, bitti mi dua zamanı gelir!
- نه ز چپشان چاره بود و نه ز راست ** حیلهها چون مرد هنگام دعاست
- Onlar da ağlayıp inleyerek duaya koyulmuşlardı, gemiden gökyüzüne kadar bir duman yükselmişti. 2190
- در دعا ایشان و در زاری و آه ** بر فلک زیشان شده دود سیاه
- Şeytan ise o sırada düşmanlığından her birinin karşısına dikilip “ A köpeğe tapanlar, işte size iki illet!
- دیو آن دم از عداوت بین بین ** بانگ زد کای سگپرستان علتین
- A münkir, münafıklar, hem korkun, hem geberin. Nihayet bu olacaktı zaten.
- مرگ و جسک ای اهل انکار و نفاق ** عاقبت خواهد بدن این اتفاق
- Kurtulunca yine gözleriniz kurur, yine şehvet için yaratılmış birer şeytan kesilirsiniz.
- چشمتان تر باشد از بعد خلاص ** که شوید از بهر شهوت دیو خاص