- Ey eli denize de yetişen, karaya da. Onları sağlıkla, selâmetle kıyıya çıkar. 2210
- خوش سلامتشان به ساحل با زبر ** ای رسیده دست تو در بحر و بر
- Ey ebedî kerem merhamet sahibi, o kötü kişilerden bu kötülüğü defet!
- ای کریم و ای رحیم سرمدی ** در گذار از بدسگالان این بدی
- Bedava olarak insanlara yüzlerce göz, yüzlerce kulak veren, rüşvetsiz akıl, fikir ihsan eden Allah.
- ای بداده رایگان صد چشم و گوش ** بی ز رشوت بخش کرده عقل و هوش
- Sen, biz hak etmeden lütuflarda, ihsanlarda bulunursun. Nimetlerine karşı yaptığımız kâfirliklerle hatalarımızı hep görürsün.
- پیش از استحقاق بخشیده عطا ** دیده از ما جمله کفران و خطا
- Ey ulu Allah, bizim şanımız ulu ulu günahlarda bulunmaktır. Fakat sen, bunları lütfunla affetmeye kaadirsin.
- ای عظیم از ما گناهان عظیم ** تو توانی عفو کردن در حریم
- Biz, hırstan, şehvetten kendi kendimizi yaktık. Bu duayı da senden öğrendik Yarabbi. 2215
- ما ز آز و حرص خود را سوختیم ** وین دعا را هم ز تو آموختیم
- Bize duada bulunmak için müsaade etmen, dua öğretmen, böyle bir karanlığı aydınlatman hürmetine sen bunlara acı.
- حرمت آن که دعا آموختی ** در چنین ظلمت چراغ افروختی
- İhtiyarsız bir surette şefkatli analar gibi dua edip duruyor.
- همچنین میرفت بر لفظش دعا ** آن زمان چون مادران با وفا
- Gözlerinden yaşlar akıyordu. Kendisinde olmaksızın ettiği dua, gökyüzüne yüceltmekteydi.
- اشک میرفت از دو چشمش و آن دعا ** بی خود از وی می بر آمد بر سما
- O ihtiyarsız dua, yok mu? Bambaşka bir şeydir. O da, adamın kendisinden değildir, Allah’tandır. Allah ilhamıdır.
- آن دعای بی خودان خود دیگرست ** آن دعا زو نیست گفت داورست