- Yaprakların gıdası onun kereminden… Dallara dadı, onun umumi ve şâmil lütfu.
- برگها را برگ از انعام او ** دایگان را دایه لطف عام او
- Rızıkların rızkını o vermekte. Buğday, rızıksız nasıl baş gösterir, biter?
- رزقها را رزقها او میدهد ** زانک گندم بی غذایی چون زهد
- Bu sözün sonu gelmez. Ben, bir miktarını söyledim, öbürlerini sen anlayıver.
- نیست شرح این سخن را منتهی ** پارهای گفتم بدانی پارهها
- Bil ki bütün âlem yiyen ve yenenden ibarettir. Hak’la bâki olanları da Hakk’a yönelmiş ve Hakk’ın makbulü olmuş bil. 30
- جمله عالم آکل و ماکول دان ** باقیان را مقبل و مقبول دان
- Bu âlem de daima neşre uğrayıp durur, bu âlemdekiler de. O âlemle o âleme gidenlerse daimî ve ebedîdir.
- این جهان و ساکنانش منتشر ** وان جهان و سالکانش مستمر
- Bu âlemin de sonu yoktur, bu âleme âşık olanların da. O âlem ehliyse ebedî ve bir aradadır.
- این جهان و عاشقانش منقطع ** اهل آن عالم مخلد مجتمع
- Kerem ona derler ki insan, kendisini ebedî kılacak âbıhayatı kendisine versin.
- پس کریم آنست کو خود را دهد ** آب حیوانی که ماند تا ابد
- Kerem sahibi, “Bâkıyât-us sâlihat”ın ta kendisidir. Yüzlerce âfetten, tehlikeden korkudan kurtulmuştur.
- باقیات الصالحات آمد کریم ** رسته از صد آفت و اخطار و بیم
- Onlar, binlerce kişi olsalar yine bir kişiden fazla değildirler. Hayallere kapılanlar gibi sayı düşünmezler ki. 35
- گر هزارانند یک کس بیش نیست ** چون خیالاتی عدد اندیش نیست
- Yiyenle yenenin boğazı, gırtlağı var… Galiple mağlûbun aklı reyi.
- آکل و ماکول را حلقست و نای ** غالب و مغلوب را عقلست و رای