English    Türkçe    فارسی   

3
2798-2807

  • Nuh da “Ben, bunu Allah emriyle yapıyorum, bu alaylarla işime kesat gelmez” demekteydi.
  • او همی‌گفت این به فرمان خداست ** این بچربکها نخواهد گشت کاست
  • Bir hırsıza "Gece yarısı bu duvar dibinde ne yapıyorsun?" demeleri, hırsızın "davul çalıyorum" demesi
  • حکایت آن دزد کی پرسیدند چه می‌کنی نیم‌شب در بن این دیوار گفت دهل می‌زنم
  • Şu hikâyeyi dinle de bak! Hırsızlığa alışmış herifin biri bir gece bir duvarın dibini delmekteydi.
  • این مثل بشنو که شب دزدی عنید ** در بن دیوار حفره می‌برید
  • Hasta ev sahibi, gece yarısı yavaş, yavaş bir tak taktır duydu. 2800
  • نیم‌بیداری که او رنجور بود ** طقطق آهسته‌اش را می‌شنود
  • Dama çıkıp aşağıya eğildi, hırsızı görüp “Baba, ne yapıyorsun?
  • رفت بر بام و فرو آویخت سر ** گفت او را در چه کاری ای پدر
  • Hayırdır, inşallah… Gece yarısı ne ediyorsun, kim sen” dedi. Hırsız “Davulcuyum azizim” diye cevap verdi.
  • خیر باشد نیمشب چه می‌کنی ** تو کیی گفتا دهل‌زن ای سنی
  • Adam “Peki, burada ne yapıyorsun?” deyince hırsız “Davul çalıyorum” dedi. Ev sahibi dedi ki: “Be adam, davul sesi hani?”
  • در چه کاری گفت می‌کوبم دهل ** گفت کو بانگ دهل ای بوسبل
  • Hırsız “Dur hele, sesini yarın duyarsın eyvahlar olsun! Dediğin zaman kulağına dank eder!”
  • گفت فردا بشنوی این بانگ را ** نعره یا حسرتا وا ویلتا
  • Kelîle’ de ki o hikâye de yalan, saçma, düzme… Fakat o saçma hikâyenin ne demek olduğunu, o hikâyenin maksadının anlamadın ki! 2805
  • آن دروغست و کژ و بر ساخته ** سر آن کژ را تو هم نشناخته
  • Münkirlerin söyledikleri tavşanın aya elçilik ederek file haber getirmesi hikâyesinin hakikati
  • جواب آن مثل کی منکران گفتند از رسالت خرگوش پیغام به پیل از ماه آسمان
  • A herzevekil, o tavşanın hakikati şeytan’dır. Senin nefsine elçi olarak geldi de,
  • سر آن خرگوش دان دیو فضول ** که به پیش نفس تو آمد رسول
  • Ahmak nefsini, Hızır’ın içtiği Âbıhayattan mahrum eti.
  • تا که نفس گول را محروم کرد ** ز آب حیوانی که از وی خضر خورد