- Eğer bu hastalık, iyileşecek bir hastalık olsaydı nihayet bir zerresi olsun geçerdi.
- گر دوا را این مرض قابل بدی ** آخر از وی ذرهای زایل شدی
- İnsan susuzluk hastalığına uğrarsa içtiği su, ciğere gitmez… Denizi içse başka bir yere gider. 2920
- سده چون شد آب ناید در جگر ** گر خورد دریا رود جایی دگر
- Nihayet el ayak şişer... Su içmek, susuzluğu bir türlü geçirmez” dediler.
- لاجرم آماس گیرد دست و پا ** تشنگی را نشکند آن استقا
- Peygamberlerin, tekrar onlara cevap vermeleri
- باز جواب انبیا علیهم السلام ایشان را
- Peygamberler dediler ki: “Ümitsizliğe düşmek kötüdür. Allah’ın ihsan ve rahmetlerine son yoktur.
- انبیا گفتند نومیدی بدست ** فضل و رحمتهای باری بیحدست
- Böyle bir ihsan sahibinden ümit kesmek hiç de yaraşmaz. Bu rahmete el atın, yapışın!
- از چنین محسن نشاید ناامید ** دست در فتراک این رحمت زنید
- Nice işler vardır ki ilk önce güç görünür de sonradan kolaylaşır, o güçlük geçer gider.
- ای بسا کارا که اول صعب گشت ** بعد از آن بگشاده شد سختی گذشت
- Ümitsizlikten sonra nice ümitler var… Karanlığın ardında nice güneşler var! 2925
- بعد نومیدی بسی اومیدهاست ** از پس ظلمت بسی خورشیدهاست
- Esasen tutalım yürekleriniz taş kesildi, kulağınıza, gönlünüze kilitler vuruldu.
- خود گرفتم که شما سنگین شدیت ** قفلها بر گوش و بر دل بر زدیت
- Sözümüzü kabul edecek yahut etmeyeceksiniz… biz buna aldırış etmeyiz. Aldırış ettiğimiz şey Allah’a teslim olmak, fermanını yerine getirmektedir.
- هیچ ما را با قبولی کار نیست ** کار ما تسلیم و فرمان کردنیست
- Bize o kulluğu o buyurdu… Bu söz söylememiz, kendiliğimizden değil ki!
- او بفرمودستمان این بندگی ** نیست ما را از خود این گویندگی