English    Türkçe    فارسی   

3
2950-2959

  • Biz, birbirimizle uzlaşmış bir topluluk, sizin kötü haberlerinizle aramıza yüzlerce ayrılık düştü. 2950
  • ذوق جمعیت که بود و اتفاق ** شد ز فال زشتتان صد افتراق
  • Biz şekerler yiyen dudu kuşlarıydık… Sizin yüzünüzden ölümü düşünen baykuşlara döndük.
  • طوطی نقل شکر بودیم ما ** مرغ مرگ‌اندیش گشتیم از شما
  • Nerede bir gam masalı varsa, nerede bir kötü, bir kabul edilmeyecek ses duyulursa…
  • هر کجا افسانه‌ی غم‌گستریست ** هر کجا آوازه‌ی مستنکریست
  • Bu âlemde nerede bir kötüye yormak, nerede bir kötü surete dönmek, nerede bir azap varsa,
  • هر کجا اندر جهان فال بذست ** هر کجا مسخی نکالی ماخذست
  • Hepsi sizin söylediğiniz sözlerde sizin getirdiğiniz misallerde, sizin yormanızda. Bütün hırsınız, zevkiniz, âlemi derde düşürmek” dediler.
  • در مثال قصه و فال شماست ** در غم‌انگیزی شما را مشتهاست
  • Peygamberlerin cevapları
  • باز جواب انبیا علیهم السلام
  • Peygamberler dediler ki: “Çirkin ve kötüye yormak, sizin ruhunuzdan meydana gelen bir şey. Bu kabahat biz de değil, sizde. 2955
  • انبیا گفتند فال زشت و بد ** از میان جانتان دارد مدد
  • Bir tehlikeli yerde uyusan, bir ejderha da başucundan sana doğru gelmeye başlasa,
  • گر تو جایی خفته باشی با خطر ** اژدها در قصد تو از سوی سر
  • Merhametli birisi “Çabuk kalk, yoksa ejderha yutacak” diye seni uyandırsa,
  • مهربانی مر ترا آگاه کرد ** که بجه زود ار نه اژدرهات خورد
  • “Neye kötüye yoruyorsun” der misin? Ne yorması, kalk da aydınlık bir bak, gör!
  • تو بگویی فال بد چون می‌زنی ** فال چه بر جه ببین در روشنی
  • Ben, seni kötü yorumdan kurtarıyor da devlet yurduna götürüyorum.
  • از میان فال بد من خود ترا ** می‌رهانم می‌برم سوی سرا