- Zayıf, perişan birçok dertlinin şifa ümidiyle kapıya oturup bekleştiğini görür.
- جوق جوقی مبتلا دیدی نزار ** شسته بر در در امید و انتظار
- Dua ederde “Allah, hepinizin muradını verdi, maksatlarınıza eriştiniz.
- گفتی ای اصحاب آفت از خدا ** حاجت این جملگانتان شد روا
- Şimdilik illetsiz zahmetsiz yürüyün, Allah’ın yargılama ve kerem etmesine doğrulun” der.
- هین روان گردید بی رنج و عنا ** سوی غفاری و اکرام خدا
- Hepsi ayaklara bağlı develere benzerken himmet edip bağlarını çözer. 305
- جملگان چون اشتران بستهپای ** که گشایی زانوی ایشان برای
- Onlar da hemencecik sıhhat bulup onun duasıyla neşelenerek yürür giderlerdi.
- خوش دوان و شادمانه سوی خان ** از دعای او شدندی پا دوان
- Sen de bunca âfetlere uğradın, hepsinden tecrübeler gördün… Padişah meşrepli erlerden sıhhat buldun.
- آزمودی تو بسی آفات خویش ** یافتی صحت ازین شاهان کیش
- Topallığın kaç kere düzeldi, canın kaç defa gamdan, mihnetten kurtuldu.
- چند آن لنگی تو رهوار شد ** چند جانت بی غم و آزار شد
- Sense gâfilcesine kendini de kaybetmemek için ayağına bir ip bağlamış durmaktasın be herif!
- ای مغفل رشتهای بر پای بند ** تا ز خود هم گم نگردی ای لوند
- Şükretmiyorsun, nail olduğun nimetleri unutmuşsun. Bu unutuş, o bal yediğin zamanları hatırına bile getirmiyor. 310
- ناسپاسی و فراموشی تو ** یاد ناورد آن عسلنوشی تو
- Hulâsa o yol, sana bağlandı. Çünkü gönül ehlinin gönlü, senden incindi, sana darıldı.
- لاجرم آن راه بر تو بسته شد ** چون دل اهل دل از تو خسته شد