Ben, başkaları gibi kuru bir ümide kapılıp şüpheyle yola düşmem dersen,
من نخواهم رفت این ره با گمان ** بر امید خشک همچون دیگران
Hiçbir ticarette bulunamazsın. Çünkü bu ikisi de gaybdadır, sırdır.
هیچ بازرگانیی ناید ز تو ** زانک در غیبست سر این دو رو
Pul şişe gibi ruhu incecik olan, cüz’i bir şeyden kırılıveren korkak tacir, ticaretinden ne fayda görür, ne ziyan eder.
تاجر ترسندهطبع شیشهجان ** در طلب نه سود دارد نه زیان
Hatta fayda şöyle dursun ziyan eder, mahrum kalır, hor olur. Kimde yanış varsa nuru o bulur.3090
بل زیان دارد که محرومست و خوار ** نور او یابد که باشد شعلهخوار
Çünkü bütün işler, ihtimalle yapılır. Sen de din işini üstün ve ön planda tut da kurtul.
چونک بر بوکست جمله کارها ** کار دین اولی کزین یابی رها
Bu kapıyı ümitten başka bir şeyle açmaya izin yok… Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
نیست دستوری بدینجا قرع باب ** جز امید الله اعلم بالصواب
Mukallidin imanı korku ve ümittir
بیان آنک ایمان مقلد خوفست و رجا
Çalışanların boyunları iğ gibi incelse de yine insanı her sanata sevk eden ümittir, ihtimaldir.
داعی هر پیشه اومیدست و بوک ** گرچه گردنشان ز کوشش شد چو دوک
Sabahleyin dükkânına giden rızık elde etmek ümidiyle koşar gider.
بامدادان چون سوی دکان رود ** بر امید و بوک روزی میدود
Rızık ümidi olmasa nasıl olur da gidersin? Mahrumiyet korkusu olursa nasıl olur da kuvvet bulursun?3095
بوک روزی نبودت چون میروی ** خوف حرمان هست تو چونی قوی
Belki ezelde sana bir rızık verilmemiştir. Bu ezeli mahrumiyet korkusu, nasıl oluyor da yiyeceğini, içeceğini elde etmek için çalışıp çabalamanda, arayıp taramanda seni âciz, kuvvetsiz bir hale sokmuyor?
خوف حرمان ازل در کسب لوت ** چون نکردت سست اندر جست و جوت