- Hepsini o bir tek kırbadan kandıra kandıra suvardı. Hem adamlar, hem develer o kırbadan kana kana su içtiler,
- جمله را زان مشک او سیراب کرد ** اشتران و هر کسی زان آب خورد
- Kölenin kırbasından herkes kırbasını, matarasını doldurur. Gökyüzündeki bulut bile hasedinden şaşırıp kaldı!
- راویه پر کرد و مشک از مشک او ** ابر گردون خیره ماند از رشک او
- Bunu kim görmüştür? Bir tek kırbadan bunca cehennemin harareti sönsün?
- این کسی دیدست کز یک راویه ** سرد گردد سوز چندان هاویه
- Kim görmüştür bunu? Su dolu bir tek kırbadan bunca kırba ağzına kadar dolsun!
- این کسی دیدست کز یک مشک آب ** گشت چندین مشک پر بی اضطراب
- Kölenin kırbası zaten vesileden, hakikati örten bir sebepten ibaretti. Peygamberin emriyle ihsan dalgaları, aslî denizden coşup köpürmekte, kopup gelmekteydi! 3150
- مشک خود روپوش بود و موج فضل ** میرسید از امر او از بحر اصل
- Su kaynayınca buhar haline gelir, havaya çıkar… havadaki buhar da soğuyunca su olur, öyle mi ?
- آب از جوشش همیگردد هوا ** و آن هوا گردد ز سردی آبها
- Doğrusu şu: yaradılış bu hükümlerden hariç olarak sebepsiz, illetsiz yokluktan sular coşturmada.
- بلک بی علت و بیرون زین حکم ** آب رویانید تکوین از عدم
- Sen çocukluğundan sebepleri görüyor, bilgisizliğinden sebeplere yapışıyorsun.
- تو ز طفلی چون سببها دیدهای ** در سبب از جهل بر چفسیدهای
- Sebepleri görüyor da müsebbipten gaflet ediyorsun. Bu hakikati örten, müsebbibin yüzünü gizleyen sebeplere ondan meyletmektesin sen.
- با سببها از مسبب غافلی ** سوی این روپوشها زان مایلی
- Sebepler gitti mi başına vurmağa başlar, aman Yarabbi demeye koyulursun. 3155
- چون سببها رفت بر سر میزنی ** ربنا و ربناها میکنی