- Ey din ulusu, bir selâm bile duymazsın ki selâm veren, sonunda yenini, yakanı yakalamasın.
- یک سلامی نشنوی ای مرد دین ** که نگیرد آخرت آن آستین
- Kardeş, ben halkın ileri gelenlerinden de, geri kalanlarından da tamahsız bir selâm bile işitmedim vesselâm!
- بی طمع نشنیدهام از خاص و عام ** من سلامی ای برادر والسلام
- Yalnız Allah’ın selâmında bir tamah yoktur… İşte o kadar. Sen ev ev, yer yer onu ara, gaflet etme! 3360
- جز سلام حق هین آن را بجو ** خانه خانه جا بجا و کو بکو
- Ben ağzı güzel kokan adamın ağzından hem Allah haberini duydum, hem Allah selâmını!
- از دهان آدمی خوشمشام ** هم پیام حق شنودم هم سلام
- Bu Allah erlerinin selâmını da canla, gönülle kabul eder; Allah selâmını onların selâmından duyar, içerim.
- وین سلام باقیان بر بوی آن ** من همینوشم به دل خوشتر ز جان
- Çünkü onun selâmı da Allah selâmı olmuştur. Çünkü o, kendi varlığını ateşlere atmış, yakmıştır.
- زان سلام او سلام حق شدست ** کتش اندر دودمان خود زدست
- Kendi varlığından ölmüş, Allah’ıyla dirilmiştir. Onun için Allah sırları, iki dudağının arasından çıkıp durmadadır.
- مرده است از خود شده زنده برب ** زان بود اسرار حقش در دو لب
- Riyazatta tenin ölümü diriliktir. Bu bedenin eziyet çekmesi ruha ebedîlik verir. 3365
- مردن تن در ریاضت زندگیست ** رنج این تن روح را پایندگیست
- O habis herif de horoz ne diyecek diye kulak vermiş dinliyordu.
- گوش بنهاده بد آن مرد خبیث ** میشنود او از خروسش آن حدیث
- O adamın, horozdan ölüm haberini duyunca Musa’ya koşması
- دویدن آن شخص به سوی موسی به زنهار چون از خروس خبر مرگ خود شنید
- Bunları duyunca ateşlenip koşa koşa Musa Kelimullah’ın kapısına dayandı.
- چون شنید اینها دوان شد تیز و تفت ** بر در موسی کلیم الله رفت