English    Türkçe    فارسی   

3
3398-3407

  • Mademki Allah, o riyazat isteğini verdi, şükürler et. O istek, sana kendiliğinden gelmedi, seni “Kün“ emriyle riyazata çekti.
  • Çocuğu yaşamayan kadının ağlayıp inlemesi, “Bu, senin riyazatına karşılıktır, senin için, mücahitlerin cihadına mukabildir” diye cevap gelmesi
  • Bir kadın vardı, her yıl bir çocuk doğururdu. Fakat çocuk, altı aydan fazla yaşamazdı.
  • Üç aylıkken yahut dört aylıkken ölür giderdi. Kadın feryat ederek dedi ki: Yarabbi, 3400
  • Bu çocuklar, bana dokuz ay yük oluyor, üç aycağız da ferahlık veriyor. Bana verdiğin nimet eleği sağmadan da tez geçip gidiveriyor!“
  • Allah erlerine ağlayıp yalvarmakta, çocuklarının ölümünden şikâyet etmekteydi.
  • Bu suretle tam yirmi oğlu öldü, ciğerine bir yaman ateştir düştü.
  • Nihayet bir gece o kadına rüyasında yemyeşil güze, kusursuz, ebediyet yurdunu, cenneti gösterdiler.
  • Keyfiyete sığmayan nimete cennet dedim. Bağ bahçe dedim. Çünkü orası, nimetlerin de aslıdır, bağların, bahçelerin de toplandığı yer. 3405
  • Yoksa ne bağı? Orada öyle şeyler var ki gözler görmemiştir.
  • Bu ancak misaldir, onun misli değil. Bu misal de anlamaktan âciz olan bir koku alsın, anlasın diye getirilir.