- Bu denizde de öyle hünerli balıklar vardır ki yılana bile sihir yapar, balık haline koyarlar.
- واندرین یم ماهیان پر فناند ** مار را از سحر ماهی میکنند
- Ululuk denizinin dibindeki balıklara deniz, sihri helâl öğretmiştir.
- ماهیان قعر دریای جلال ** بحرشان آموخته سحر حلال
- Olmayacak şey, onların himmetiyle olur. Pis, oraya vardı mı tertemiz olur, kutlu bir hale girer. 3600
- بس محال از تاب ایشان حال شد ** نحس آنجا رفت و نیکوفال شد
- Bu sözü kıyamete kadar söylesem, bu bahsi kıyamete kadar uzatsam bitmez… Yüzlerce kıyamet kopar, geçer de yine bu bahis tamamlanmaz.
- تا قیامت گر بگویم زین کلام ** صد قیامت بگذرد وین ناتمام
- Şeyhin dilinden hikmetler coşunca müritlerle dinleyenlerin takınmaları lâzım olan edep ve terbiye
- آداب المستمعین والمریدین عند فیض الحکمة من لسان الشیخ
- Bu sözlerim, insanlara bir tekrarlamadır, ama bence tekrarlanan, tazelenip uzayan bir ömürdür.
- بر ملولان این مکرر کردنست ** نزد من عمر مکرر بردنست
- Mum, birbiri üstüne çıkan kıvılcımlarla yanar, alevlenir. Toprak, birbiri üstüne vuran ziyalarla altın haline gelir, parlar.
- شمع از برق مکرر بر شود ** خاک از تاب مکرر زر شود
- Binlerce istekli olsa da bir de usanan kişi bulunsa elçi, elçilik yapmak istemez, gönlü soğur.
- گر هزاران طالباند و یک ملول ** از رسالت باز میماند رسول
- Bu sır söyleyen gönül elçileri, İsrafil huylu dinleyici isterler. 3605
- این رسولان ضمیر رازگو ** مستمع خواهند اسرافیلخو
- Padişahlar gibi azamet sahibidir bunlar. Cihan halkından kulluk isterler.
- نخوتی دارند و کبری چون شهان ** چاکری خواهند از اهل جهان
- Huzurlarında edebe riayet etmedikçe elçiliklerinden nasıl faydalanabilirsin?
- تا ادبهاشان بجاگه ناوری ** از رسالتشان چگونه بر خوری