- Hatta zaten yalnız at değil, her hayvan, düşmanını, nişanından, eserinden tanır, bilir.
- بل عدو خویش را هر جانور ** خود بداند از نشان و از اثر
- Yarasacık gündüz uçamaz, hırsızlar gibi geceleyin çıkar, yayılır. 3620
- روز خفاشک نیارد بر پرید ** شب برون آمد چو دزدان و چرید
- Hayvanlardan hepsinden daha mahrum hayvan yarasadır. Meydanda ki güneşin düşmanıdır o.
- از همه محرومتر خفاش بود ** که عدو آفتاب فاش بود
- Fakat ne ben senin düşmanınım diye güneşe karşı koyabilir, ne nefretiyle onu uzaklaştırabilir!
- نه تواند در مصافش زخم خورد ** نه بنفرین تاندش مهجور کرد
- Güneş, yarasanın derdine, kahrına bakıp yüzünü döndürse, gizlense bu,
- آفتابی که بگرداند قفاش ** از برای غصه و قهر خفاش
- Güneşin son derece lütfuna, güneşin en üstün bir kemale sahip bulunuşuna delâlet eder. Yoksa hiç yarasa güneşe mâni olabilir mi?
- غایت لطف و کمال او بود ** گرنه خفاشش کجا مانع شود
- Düşmanlığa kalkışacaksan düşmanlık edebileceğin birisiyle savaş ki onu esir edebilmek mümkün olsun. 3625
- دشمنی گیری بحد خویش گیر ** تا بود ممکن که گردانی اسیر
- Karta, denizle nasıl savaşa girişebilir? Girişirse aptaldır, kendi saçını, sakalını yolar.
- قطره با قلزم چو استیزه کند ** ابلهست او ریش خود بر میکند
- Hilesi, saçından sakalından ileri gidemez ki. Nasıl olur da ayın odasındaki perdeyi yırtabilir?
- حیلت او از سبالش نگذرد ** چنبرهی حجرهی قمر چون بر درد
- Güneşe düşmanlık eden şu azara uğrar: Ey güneşin güneşine düşman olan,
- با عدو آفتاب این بد عتاب ** ای عدو آفتاب آفتاب