- Şeyhin huzurunda oldukça Buhara’dasın, sakın Buhara’yı hor görme!
- پیش شیخی در بخارا اندری ** تا به خواری در بخارا ننگری
- Şeyhin denize benzeyen gönlü taşar çekilir, taşar çekilir… Bu med ve cezir, o Buhara’ya horluktan başka bir surette gidene yol vermez.
- جز به خواری در بخارای دلش ** راه ندهد جزر و مد مشکلش
- Ne mutlu kişiye ki nefsini aşağılatmıştır. Vay o kişiye ki nefsinin tekmesi altında kalmıştır!
- ای خنک آن را که ذلت نفسه ** وای آنکس را که یردی رفسه
- Sadr-ı Cihan’ın ayrılığı, o âşığın canına tesir etmiş, varlığını parçalamış gitmişti. 3795
- فرقت صدر جهان در جان او ** پاره پاره کرده بود ارکان او
- Diyordu ki, yine oraya gideyim, kâfir olmuşsam bile tekrar imana geleyim.
- گفت بر خیزم همآنجا واروم ** کافر ار گشتم دگر ره بگروم
- Oraya varayım da yerlere döşeneyim; o iyi düşünceli Sadr’ın huzurunda kendimi yerlere atayım.
- واروم آنجا بیفتم پیش او ** پیش آن صدر نکواندیش او
- Diyeyim ki: İşte canımı önüne attım. İster dirilt, ister koyun gibi kes başımı!
- گویم افکندم به پیشت جان خویش ** زنده کن یا سر ببر ما را چو میش
- Ey ay yüzlü, senin huzurunda kesilip ölmek, başka yerde dirilere padişah olmaktan yeğ.
- کشته و مرده به پیشت ای قمر ** به که شاه زندگان جای دگر
- Ben bin kere, hatta daha da fazla sınadım, anladım: sensiz yaşamam pek acı, tahammül edilir şey değil! 3800
- آزمودم من هزاران بار بیش ** بی تو شیرین مینبینم عیش خویش
- Ey emelim, maksadım sevgili, sur üfürür gibi nağmelerle terennüm et de beni dirilt… Ey devem, çök artık… Neşe tamamlandı!
- غن لی یا منیتی لحن النشور ** ابرکی یا ناقتی تم السرور