- Dedi ki: “Bu başa, bu gövdeye pek o kadar aldırış etmem… tut ki can hazinesi için bir habbe gitmiş.. Ne çıkar?
- گفت کم گیرم سر و اشکمبهای ** رفته گیر از گنج جان یک حبهای
- Ten sureti gidiversin, ben o suretten ibaret değilim ya. Ben baki oldukça suret eksik olmaz elbet.
- صورت تن گو برو من کیستم ** نقش کم ناید چو من باقیستم
- Allah lütfuyla “Ben insana ruhumdan ruh üfürdüm” sırrına mazharım… Kamış gibi olan tenden ayrılırsam yalnız Allah nefesi olarak kalırım. 3935
- چون نفخت بودم از لطف خدا ** نفخ حق باشم ز نای تن جدا
- Allah’ın nefesi, bu tene gelmesin de inci de bu dar sedeften kurtulsun artık.
- تا نیفتد بانگ نفخش این طرف ** تا رهد آن گوهر از تنگین صدف
- Allah “Ey doğru kişiler, ölümü dinleyin” dedi. Ben de doğrucuyum, bu söze canımı veririm!”
- چون تمنوا موت گفت ای صادقین ** صادقم جان را برافشانم برین
- Mescid halkının o âşık konuğu, geceleyin mescide konaklama niyetinden dolayı kınamaları, burada kalma diye tehdit etmeleri
- ملامت کردن اهل مسجد مهمان عاشق را از شب خفتن در آنجا و تهدید کردن مرورا
- Halk, “Sakın burada geceleme. Yoksa can alıcı, seni posa gibi eziverir!
- قوم گفتندش که هین اینجا مخسپ ** تا نکوبد جانستانت همچو کسپ
- Sen garipsin, bunu bilmezsin… Burada kim yattı, uyuduysa mahvoldu.
- که غریبی و نمیدانی ز حال ** کاندرین جا هر که خفت آمد زوال
- Bu bir tesadüf değil. Bunu biz de nice defalar gördük, akıllı bilgiler kişiler de. 3940
- اتفاقی نیست این ما بارها ** دیدهایم و جمله اصحاب نهی
- Kim bu mescitte konakladıysa gece yarısı müthiş bir zehirle zehirlendi gitti.
- هر که آن مسجد شبی مسکن شدش ** نیمشب مرگ هلاهل آمدش
- Bir kişiden yüz kişiye kadar nice ölenleri gördük. Birisinden duyup da rivayet etmiyoruz.
- از یکی ما تابه صد این دیدهایم ** نه به تقلید از کسی بشنیدهایم