English    Türkçe    فارسی   

3
4071-4080

  • Gözbağcılıkla çirkinleri güzelleştirir, güzelleri, çirkin bir şekle sokar.
  • زشتها را نغز گرداند به فن ** نغزها را زشت گرداند به ظن
  • Sihrin hali budur; afsunlar, üfürür, her an hakikatleri başka bir şekle çevirir.
  • کار سحر اینست کو دم می‌زند ** هر نفس قلب حقایق می‌کند
  • Bir an gelir, insanı eşek gösterir… Bir an gelir eşeği şaşılacak bir adam şekline bürür!
  • آدمی را خر نماید ساعتی ** آدمی سازد خری را وآیتی
  • İşte senin içinde böyle bir sihirbaz gizlidir. Vesveselerde daimî bir sihir kudreti vardır!
  • این چنین ساحر درون تست و سر ** ان فی الوسواس سحرا مستتر
  • Fakat bu sihirlerin hüküm sürdüğü âlemde öyle sihirbazlar da var ki sihirlerin hükmünü gideriverirler. 4075
  • اندر آن عالم که هست این سحرها ** ساحران هستند جادویی‌گشا
  • Bu kuvvetli zehrin bittiği ovada tiryak da bitmiştir ey oğul!
  • اندر آن صحرا که رست این زهر تر ** نیز روییدست تریاق ای پسر
  • Tiryak, sana “Gel, beni kendine siper et… Ben, sana zehirden daha yakınım.
  • گویدت تریاق از من جو سپر ** که ز زهرم من به تو نزدیکتر
  • Onun sözü sihirdir, seni yıkar harap eder… Benim sözüm de sihir ama onun sihrini defeder” der!
  • گفت او سحرست و ویرانی تو ** گفت من سحرست و دفع سحر او
  • Konuk öldüren mescide konuklamak isteyeni menetmeye kalkışanların tekrar ona öğüt vermeleri
  • مکرر کردن عاذلان پند را بر آن مهمان آن مسجد مهمان کش
  • O güzel yiğit, o Peygamber; “Sözde sihir hassası var” dedi, doğru da söyledi.
  • گفت پیغامبر که ان فی البیان ** سحرا و حق گفت آن خوش پهلوان
  • Ey kerem sahibi kendine gel, yiğitlik taslama, mescidimizi de töhmet altında bırakma, bizi de! 4080
  • هین مکن جلدی برو ای بوالکرم ** مسجد و ما را مکن زین متهم