Ey canı pek adam, bizi töhmet altında bırakma… Zaten düşmanların hilelerinden emin değiliz.
تهمتی بر ما منه ای سختجان ** که نهایم آمن ز مکر دشمنان
Hadi yürü, yiğitliğini bırak, bu ham sevdayı pişirmeye kalkışma. Zuhal yıldızı arşınla ölçülemez!4085
هین برو جلدی مکن سودا مپز ** که نتان پیمود کیوان را بگز
Senin gibi çokları bahttan, talihten dem vurdular ama sonunda birer birer, tutam tutam sakallarını yoldular!
چون تو بسیاران بلافیده ز بخت ** ریش خود بر کنده یک یک لخت لخت
Aklını başına al da bu dedikoduyu kısa kes, yürü git… Kendini de vebale sokma, bizi de!”
هین برو کوتاه کن این قیل و قال ** خویش و ما را در میفکن در وبال
Konuğun, onlara sırtına Sultan Mahmud’un davulu konmuş ve nöbet vurulması âdet olmuş deveyi bile defle kuşları kaçıran ekin bekçisinin kaçırdığını anlatarak misal getirmek suretiyle cevap vermesi
جواب گفتن مهمان ایشان را و مثل آوردن بدفع کردن حارس کشت به بانگ دف از کشت شتری را کی کوس محمودی بر پشت او زدندی
Dedi ki: “Dostlar, ben bir Lâhavle’yle ürküp kaçacak şeytanlardan değilim.
گفت ای یاران از آن دیوان نیم ** که ز لا حولی ضعیف آید پیم
Bir çocuk, ekin bekçiliği yapar ve yanındaki defi çalarak kuşları kaçırırdı.
کودکی کو حارس کشتی بدی ** طبلکی در دفع مرغان میزدی
Kuşlar, o küçücük defin sesini duyup tarladan kaçarlar, ekinler de zararlı kuşlardan kurtulurdu.4090
تا رمیدی مرغ زان طبلک ز کشت ** کشت از مرغان بد بی خوف گشت
Kerem sahibi Sultan Mahmud’un yolu, o taraflara düştü, koca otağı o civara kuruldu.
چونک سلطان شاه محمود کریم ** برگذر زد آن طرف خیمهی عظیم
Gökteki yıldızlar kadar çok, talihleri aydın, saflar yaran, ülkeler alan ordusuyla oraya kondu.
با سپاهی همچو استارهی اثیر ** انبه و پیروز و صفدر ملکگیر
Bir de horoz gibi önde giden esrik bir deve vardı ki nöbet davulunu sırtına yüklemişlerdi.
اشتری بد کو بدی حمال کوس ** بختیی بد پیشرو همچون خروس