- Yine korkar, aydın yoldan kaçar, o ilim ve hüner silâhlarını atarsın. 4335
- باز بگریزی ز راه روشنی ** آن سلاح علم و فن را بفکنی
- Yıllardır bir ses, bir bağırış yüzünden ona kulsun… Hırkanı böyle bir karanlığa atmışsın.
- سالها او را به بانگی بندهای ** در چنین ظلمت نمد افکندهای
- Şeytanların bağırışlarındaki heybet, halkı kıskıvrak bağlamış, boğazlarını sıkmıştır.
- هیبت بانگ شیاطین خلق را ** بند کردست و گرفته حلق را
- Onların canları, nura kavuşmaktan öyle meyus olmuştur ki kâfirlerin ruhları da kabirdekilerin dirilmesinden ancak o kadar meyustur.
- تا چنان نومید شد جانشان ز نور ** که روان کافران ز اهل قبور
- O melunun sesinin heybeti bu olursa gayrı Allah’ın sesindeki heybet ne olur?
- این شکوه بانگ آن ملعون بود ** هیبت بانگ خدایی چون بود
- Doğandan aslı, nesli belli olan keklik korkar. Sineğe o korkudan pay yoktur. 4340
- هیبت بازست بر کبک نجیب ** مر مگس را نیست زان هیبت نصیب
- Çünkü doğan, sinek avlamaz ki… Sinekleri ancak örümcekler avlar.
- زانک نبود باز صیاد مگس ** عنکبوتان می مگس گیرند و بس
- Şeytan örümcek, senin gibi sineğe galiptir. Keklikle, karakuşla işi yok!
- عنکبوت دیو بر چون تو ذباب ** کر و فر دارد نه بر کبک و عقاب
- Şeytanların bağırışları, kötü kişilere çobanlık eder. Padişahın sesiyse velilerin bekçisidir.
- بانگ دیوان گلهبان اشقیاست ** بانگ سلطان پاسبان اولیاست
- Bu suretle birbirinden uzak olan bu iki ses birbirine karışmaz… Tatlı denizden bir katra bile acı denize taşmaz.
- تا نیامیزد بدین دو بانگ دور ** قطرهای از بحر خوش با بحر شور
- Gece yarısı mescitteki konuğa tılsım sesinin gelmesi
- رسیدن بانگ طلسمی نیمشب مهمان مسجد را