- Çünkü doğan, sinek avlamaz ki… Sinekleri ancak örümcekler avlar.
- زانک نبود باز صیاد مگس ** عنکبوتان می مگس گیرند و بس
- Şeytan örümcek, senin gibi sineğe galiptir. Keklikle, karakuşla işi yok!
- عنکبوت دیو بر چون تو ذباب ** کر و فر دارد نه بر کبک و عقاب
- Şeytanların bağırışları, kötü kişilere çobanlık eder. Padişahın sesiyse velilerin bekçisidir.
- بانگ دیوان گلهبان اشقیاست ** بانگ سلطان پاسبان اولیاست
- Bu suretle birbirinden uzak olan bu iki ses birbirine karışmaz… Tatlı denizden bir katra bile acı denize taşmaz.
- تا نیامیزد بدین دو بانگ دور ** قطرهای از بحر خوش با بحر شور
- Gece yarısı mescitteki konuğa tılsım sesinin gelmesi
- رسیدن بانگ طلسمی نیمشب مهمان مسجد را
- Şimdi o şiddetli ses hikâyesini dinle. O iyi bahtlı konuk, sesi duyunca yerinden bile kıpırdamadı. 4345
- بشنو اکنون قصهی آن بانگ سخت ** که نرفت از جا بدان آن نیکبخت
- Dedi ki: “Bu ses, bayram davulu sesi… Neden korkacakmışım? Tokmağı yiyen davul; o korksun!
- گفت چون ترسم چو هست این طبل عید ** تا دهل ترسد که زخم او را رسید
- Ey kalbi olmayan boş davullar, can bayramınızdan kısmetiniz, tokmaktan ibaret.
- ای دهلهای تهی بی قلوب ** قسمتان از عید جان شد زخم چوب
- Kıyamet bayramında dinsizler davul… Biz ise gül gibi gülmekteyiz, bayrama erişenlere benziyoruz.
- شد قیامت عید و بیدینان دهل ** ما چو اهل عید خندان همچو گل
- Şimdi duy da bak, bu davul nasıl ses vermekte… Devlet tenceresi nasıl kaynamakta
- بشنو اکنون این دهل چون بانگ زد ** دیگ دولتبا چگونه میپزد
- O er, davulun sesini duyunca “Gönlüm, bayram davulundan nasıl olur da korkar?” dedi. 4350
- چونک بشنود آن دهل آن مرد دید ** گفت چون ترسد دلم از طبل عید