- Şimdi o şiddetli ses hikâyesini dinle. O iyi bahtlı konuk, sesi duyunca yerinden bile kıpırdamadı. 4345
- بشنو اکنون قصهی آن بانگ سخت ** که نرفت از جا بدان آن نیکبخت
- Dedi ki: “Bu ses, bayram davulu sesi… Neden korkacakmışım? Tokmağı yiyen davul; o korksun!
- گفت چون ترسم چو هست این طبل عید ** تا دهل ترسد که زخم او را رسید
- Ey kalbi olmayan boş davullar, can bayramınızdan kısmetiniz, tokmaktan ibaret.
- ای دهلهای تهی بی قلوب ** قسمتان از عید جان شد زخم چوب
- Kıyamet bayramında dinsizler davul… Biz ise gül gibi gülmekteyiz, bayrama erişenlere benziyoruz.
- شد قیامت عید و بیدینان دهل ** ما چو اهل عید خندان همچو گل
- Şimdi duy da bak, bu davul nasıl ses vermekte… Devlet tenceresi nasıl kaynamakta
- بشنو اکنون این دهل چون بانگ زد ** دیگ دولتبا چگونه میپزد
- O er, davulun sesini duyunca “Gönlüm, bayram davulundan nasıl olur da korkar?” dedi. 4350
- چونک بشنود آن دهل آن مرد دید ** گفت چون ترسد دلم از طبل عید
- Kendi kendisine dedi ki: “Gönül, titreme, korkma… yakine erişmiş kötü gönüllülerin canları öldü gitti.
- گفت با خود هین ملرزان دل کزین ** مرد جان بددلان بییقین
- Haydar gibi ya ülkeyi zapt ederim ya canım bedenimden gider.”
- وقت آن آمد که حیدروار من ** ملک گیرم یا بپردازم بدن
- Yerinden fırladı bağırdı: “Ey ulu adam, işte buracıkta hazırım; hadi, ersen gel!”
- بر جهید و بانگ بر زد کای کیا ** حاضرم اینک اگر مردی بیا
- Tılsım, hemencecik bozuldu, her taraftan ulam ulam altın dökülmeye başladı.
- در زمان بشکست ز آواز آن طلسم ** زر همیریزید هر سو قسم قسم