English    Türkçe    فارسی   

3
4349-4358

  • Şimdi duy da bak, bu davul nasıl ses vermekte… Devlet tenceresi nasıl kaynamakta
  • O er, davulun sesini duyunca “Gönlüm, bayram davulundan nasıl olur da korkar?” dedi. 4350
  • Kendi kendisine dedi ki: “Gönül, titreme, korkma… yakine erişmiş kötü gönüllülerin canları öldü gitti.
  • Haydar gibi ya ülkeyi zapt ederim ya canım bedenimden gider.”
  • Yerinden fırladı bağırdı: “Ey ulu adam, işte buracıkta hazırım; hadi, ersen gel!”
  • Tılsım, hemencecik bozuldu, her taraftan ulam ulam altın dökülmeye başladı.
  • Öyle altın döküldü ki oğlancağız, kapının bile kapanıp açılmayacağından korktu. 4355
  • Ondan sonra o kuvvetli aslan kalktı, ta seher çağına kadar altını dışarıya taşımakla uğraştı.
  • Altınları gömmekte, sonra yine gelip çuvallara, torbalara doldurarak dışarıya götürmekteydi.
  • O canıyla oynayan er, gerisin geriye çekilip kaçan korkakların rağmine definelerine sahip oldu.