English    Türkçe    فارسی   

3
4390-4399

  • Gönlünde o suçu affetme denizi dalgalanmaya başladı… Zaten gönülden gönüle pencere vardır! 4390
  • موج می‌زد در دلش عفو گنه ** که ز هر دل تا دل آمد روزنه
  • Gönülden gönüle pencere olduğu muhakkak. İki gönül iki ten gibi birbirinden ayrı ve uzak kalamaz.
  • که ز دل تا دل یقین روزن بود ** نه جدا و دور چون دو تن بود
  • İki kandilin yağ konan kapları birbirine bitişik değildir ama ışıkları katışmış birleşmiştir.
  • متصل نبود سفال دو چراغ ** نورشان ممزوج باشد در مساغ
  • Hiçbir âşık yoktur ki sevgilisinin vuslatını arasın. Dilesin de sevgilisi onu aramasın, dilemesin!
  • هیچ عاشق خود نباشد وصل‌جو ** که نه معشوقش بود جویای او
  • Fakat aşk, âşıkların vücutlarını inceltir, zayıflatır… Sevgililerin vücutlarını ise güzelleştirir, semirtir.
  • لیک عشق عاشقان تن زه کند ** عشق معشوقان خوش و فربه کند
  • Bu gönülden sevgi ve şimşeği çaktı mı bil ki o gönülde de sevgi vardır. 4395
  • چون درین دل برق مهر دوست جست ** اندر آن دل دوستی می‌دان که هست
  • Gönlünde Allah sevgisi arttı mı şüphe yok ki Allah seni seviyor.
  • در دل تو مهر حق چون شد دوتو ** هست حق را بی گمانی مهر تو
  • Tek elin sesi çıkmaz. Öbür elin olmadıkça, iki elin birbirine vurulmadıkça ne ses çıkar, ne seda!
  • هیچ بانگ کف زدن ناید بدر ** از یکی دست تو بی دستی دگر
  • Susuz, ey tatlı su diye ağlar, inler ama su da nerede o susamış, diye ağlar, inler!
  • تشنه می‌نالد که ای آب گوار ** آب هم نالد که کو آن آب‌خوار
  • Bizdeki bu susuzluk suyun bizi çekmesinden ileri gelir… Biz suyunuz, su bizim.
  • جذب آبست این عطش در جان ما ** ما از آن او و او هم آن ما