- Peygamber galip gelmişken bile kendisini Allah tuzağında mağlup olmuş gördü de
- نیز اندر غالبی هم خویش را ** دید او مغلوب دام کبریا
- “Ben sizi ansızın bastırdım, zincirlere vurdum diye gülmüyorum.
- زان نمیخندم من از زنجیرتان ** که بکردم ناگهان شبگیرتان
- Sizi zincirlerle, bukağılarla selviliklere, güllük, gülistanlıklara çekiyorum da ona gülüyorum.
- زان همیخندم که با زنجیر و غل ** میکشمتان سوی سروستان و گل
- Ne şaşılacak şey… Sizi zincirlere vurup amansız ateşten çayırlıklara, çimenliklere götürüyorum.
- ای عجب کز آتش بیزینهار ** بسته میآریمتان تا سبزهزار
- Cehennemden ağır zincirlerle ta ebedî cennete kadar sürükleyip götürüyorum, dedi. 4580
- از سوی دوزخ به زنجیر گران ** میکشمتان تا بهشت جاودان
- İyi, kötü: Bu yolda her mukallidi de böylece bağlı olarak Allah kapısına çekerler.
- هر مقلد را درین ره نیک و بد ** همچنان بسته به حضرت میکشد
- Velilerden başka herkes, bu yolu korku ve belâ zinciriyle aşar.
- جمله در زنجیر بیم و ابتلا ** میروند این ره بغیر اولیا
- eksik
- میکشند این راه را بیگاروار ** جز کسانی واقف از اسرار کار
- Gayret et de nurun parlasın, aydın olsun… sülûkun, hizmetin kolaylaşsın.
- جهد کن تا نور تو رخشان شود ** تا سلوک و خدمتت آسان شود
- Çocukları da zorla mektebe götürürsün ya… Çünkü onların gözleri kördür, faydalarını görmezler. 4585
- کودکان را میبری مکتب به زور ** زانک هستند از فواید چشمکور